Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Muşta sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle bir araya gelerek, 1 Kasımda yapılacak olan genel seçimde istikrarın devam etmesi için AK Partinin tekrar iktidar olması gerektiğini söyledi.
Atatürk Parkında düzenlenen toplantıya Vali Seddar Yavuz, Belediye Başkanı Feyat Asya, AK Parti Muş Milletvekili Mehmet Emin Şimşek, İl Emniyet Müdürü Ahmet Cemal Çalışkan, AK Parti İl Başkanı Namık Ergün ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı. Düzenlenen programın açılış konuşmasını yapan AK Parti Muş Milletvekili Mehmet Emin Şimşekten sonra Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz bir konuşma yaptı.
Türkiyede 13 yılda yapılan yenilikleri tek tek sıralayan Başbakan Yardımcısı Yılmaz, Dünyada ekonomi oldukça sıkıntılı bir dönemden geçiyor. 2007-2008 döneminde dünyada bir ekonomik kriz yaşandı. Bugün halen bu ekonomik krizin etkileri devam ediyor. Türkiye olarak bizde G-20nin dönem başkanıyız biliyorsunuz. Kasım ayında zirve toplantısıyla görevimizi tamamlamış olacağız. Yılsonunda da Çine devredeceğiz görevimizi. Dünya krizini atlattık ama etkileri hala devam ediyor. Dünya büyümesi istediğimiz noktada değil. Son dönemlerde finansal piyasalarda da çok aşırı bir hareketlilik var. Kimse geleceğe tam olarak emin bir şekilde bakamıyor. Bu fırtınalı dönemlerde çok şükür Türkiye ekonomisi büyümeye devam ediyor. Bu yılın ilk yarısında yüzde 3,1 büyüme kaydettik. Avrupa durgunluk içindeyken, Rusya eksi büyüme gösteriyorken Türkiye çok şükür büyümeye devam ediyor. Diğer taraftan çevremizde çok ciddi gelişmeler var. Suriyede neler yaşandığını hepiniz görüyorsunuz. Irak bir türlü kendine gelemedi sürekli bir sıkıntı, sorun içinde dedi.
ÇEVREMİZDE BİRÇOK JEOPOLİTİK HADİSE VAR
Ortadoğuda ve Türkiyenin komşu ülkelerinde yaşanan çatışma ortamlarını değerlendiren Başbakan Yardımcısı Yılmaz, Topraklarının bir kısmı terör örgütleri tarafından kontrol edilen bir ülke konumunda. Kuzeye gittiğimiz zaman Ukrayna Rusya ile çekişme içinde. Çevremizde birçok jeopolitik hadiseler var. Bunlarda bölge ekonomisini, ticaretini etkiliyor. Diğer yandan ülkemize yönelik koordineli diyebileceğimiz bir terör saldırısı var. Değişik amaçlarla hareket ettiğini söyleyen farklı terör örgütleri eş zamanlı bir şekilde Türkiyeye yönelik saldırı yapıyorlar. Bir arada ve aynı anda yaptıklarını görüyoruz. Bütün bunlara rağmen ekonomimiz büyümeye devam ediyor. Bakın böyle bir ortam 90lı yıllarda olsa, zayıf yönetimlerin olduğu bir dönemde olsa bugün ülke ekonomisi çok farklı olurdu ifadelerini kullandı.
KÖTÜ YÖNETİMLERDEN DOLAYI TÜRKİYE KRİZLER YAŞIYORDU
Kötü yönetimlerden dolayı Türkiyenin sürekli krizler yaşadığını kaydeden Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
O gün dünyada kriz yoktu Türkiyede vardı. Bugün dünyada kriz var, Türkiyede yok. Geçen yıldan bu yana Türkiye ekonomisi 900 binden fazla insana yeni iş imkânı oluşturdu. En son yayınlanan istatistikte çalışan sayımız 27 milyonu aştı. Bunlar Türkiyenin, yönetimin gücünü gösteriyor. Borçlarımızın milli gelire oranı yüzde 74 civarındaydı. Geçen yıl itibariyle bu oran yüzde 33e düştü. Avrupa Birliğinin bir kriteri var. Yüzde 60ın üstü olursa kötü, altı olursa iyi diyorlar. Avrupanın ortalaması yüzde 90. IMFye olan borçlarımızı ödedik. Son 12-13 senede ekonomimizi 3 kat büyüttük. İhracatımızı 4 kat artırdık. Sosyal adaleti de bu dönemde sağlamaya gayret ettik. Engellilerden dul ve yetimlere yardıma, yoksul çocuklara eğitim yardımlarına kadar, üniversitelerde harcı kaldırıp bursları artırmaya kadar, sağlıkta bir devrim yaşadık.
TERÖR KALKINMANIN DA DEMOKRASİNİN DE DÜŞMANIDIR
Türkiyedeki terör saldırılarında en çok Doğu ve Güneydoğu bölgelerinin zarar gördüğünün altını çizen Başbakan Yardımcısı Yılmaz, Geçtiğimiz birkaç yılda biraz huzur ortamı olunca canlanmaya başladığını gördük, ama maalesef işte terör hadiseleri, güvenliğin azalmasıyla birlikte özel sektör yatırımlarının ciddi bir darbe aldığını da gördük. Terör kalkınmanın da demokrasinin de düşmanıdır. Biz bütün siyasi görüşlere saygılıyız. Ama artık Türkiyenin terörü, şiddeti geride bırakması lazım. En çok da bu bölgelerimiz çekti. Şiddet ve terörden en büyük zararı bu bölgemiz görüyor. Buraya nitelikli eleman gelmiyor, aksine yetişmiş insan başka bölgelere kaçmaya çalışıyor. Buraya dışarıdan sermaye getiremiyorsunuz, buradaki sermaye başka bölgelere kaçıyor. İşsizlik, yoksulluk artıyor. Dolayısıyla biz diyoruz ki hep birlikte, görüşümüz ne olursa olsun teröre, şiddete hep birlikte karşı çıkmamız lazım. Bir virüs gibi bu. Bizim de artık bu hastalıktan kurtulmamız lazım şeklinde konuştu.
CUMHURBAŞKANIMIZIN KONUŞMALARI ÇARPTIRILDI
Toplantı sonrasında Memur-Sen Muş Şube Başkanı Fehmi Kuzey Vurarın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğana yönelik yapılan saldırılara neden cevap vermemesi ile ilgili sorusuna yanıt veren Başbakan Yardımcısı Yılmaz, Ben bunu şöyle yorumluyorum, değerli kardeşlerim. Bu bölgenin insanıyla Cumhurbaşkanımızın arasında güçlü bir muhabbet var. Bir muhabbet bağı var. Birileri ya bunu çok iyi tespit etti, bu bağı zayıflatmak içinde sistemli bir şekilde bir algı operasyonu yaptılar ve saldırdılar. Allah rızası içi sormak lazım bu bölgemize Başbakanken, yöneticiyken Cumhurbaşkanımız kadar gelip giden oldu mu? Bu bölgenin meseleleriyle onun kadar ilgilenen oldu mu? Diğer taraftan çözüm süreci dediğimiz süreci başlatan şahıs kendisi. Bütün riskleri alarak baldıran zehri de olsa içerim deyip bütün o risklerini, bütün o sıkıntılarını göğüsleyerek bu süreci başlatan, belli bir yere getiren, cesaretli adımlar atan Sayın Cumhurbaşkanımız. Ama Sayın Cumhurbaşkanımızın bir tane sözlerini aldılar bunu çok farklı anlamlara gelecek şekilde halka sistemli bir şekilde propaganda yaptılar. Bir tanesi şu, Kobani düştü düşecek, sanki Cumhurbaşkanımız Kobaninin düşmesini istiyor, sanki başka bir amacı varmış gibi propaganda yaptılar. Halbuki kendisi de izah etti. Orada söylediği şu, havadan müdahale yapıyorsunuz diyor. Sayın Obama ile görüşmüş o dönemde. Onu aktarıyor, diyor ki görüştüm havadan müdahale ile bu işler olmaz bak düştü düşecek. Karadan bir şeyler yapmak lazım anlamında söylediği bir sözü tutup çok başka anlamlara çektiler ve halkın gözünde çok farklı bir imaj oluşturdular. Diğer taraftan yine ret, inkar, asimilasyon politikaları bitti anlamında artık o sorun ortada kaldı. Kimse Kürt yok diyor mu? Böyle bir inkar politikası, ret politikası var mı? Allah aşkına. Bu anlamda söylediği bir sözü tuttular çok başka anlamlara çektiler. Ama Cumhurbaşkanımız her fırsatta söylüyor bütün bu bölge insanına da farklı bir muhabbetle bakıyor. Çok farklı politikalarda öncülük yapmış bir insan. Hani diyorlar ya muhalif olabilirisiniz Cumhurbaşkanımıza oy vermemiş olabilir insanlar, başka partilere oy vermiş olabilir. Ama yiğidi öldür hakkını ver demişler. Diğerleri ile Allah için bir mukayese etmek lazım. Hangi lider, hangi siyasetçi bu kadar bu bölgeye yakın durdu, bu kadar adım attı, bu kadar inisiyatif aldı. İnşallah bunu biz de halkımıza anlatacağız diye konuştu.
Cevdet Yılmaz, toplantının ardından karayoluyla Bitlise geçti.
Muş Manşet Gazetesi