Muş Devlet Hastanesi Kanser Teşhis ve Tarama Merkezinin (KETEM) yapmış olduğu çalışmalar devam ederken, daha önceleri kadınlara seminer vererek anlatılan bilgiler şimdilerde Lise düzeyindeki öğrencilere anlatılıyor. İlimizde bulunan liselerdeki kız öğrencilere yönelik seminer veren KETEM çalışanları, Meme ve Rahimağzı kanseri ile ilgili olarak gerekli olan bütün bilgileri anlatarak, en küçük bir şüphede kendilerine başvurmaları gerektiğini hatırlatıyorlar.
Kadınların meme kanseri riskine karşı alışkanlıklarına dikkat etmesi gerektiğini vurgulayan KETEM Doktoru Mehmet Kanduman, “Türkiye de nüfus hızla yaşlanıyor. Yaşlanma meme kanserine yakalanma riskini de beraberinde getiriyor. Bu hastalığa karşı riski azaltmak için beslenme alışkanlıkları ve sporla kadınlarımızı daha sağlıklı yaşlandırmalıyız” diye konuştu.
KENDİ KENDİNE MUAYENE
Kadınların meme kanseri konusunda çok bilinçli davranması gerektiğini vurgulayan Kanduman “20 li yaşlardan itibaren her kadının kendi kendine muayene yapması gerekiyor. Çok basit olan erken tanı yöntemiyle kadınlar baş belası olarak düşünülen meme kanserinden korunabilirler. Ancak bazı kadınlar, kendi kendine muayenede eline kitle gelmesine rağmen, utandıkları için hekime başvurmuyor. Bu da hastalığın tüm vücuda yayılmasına, tedavi için çok geç kalınmasına neden olabiliyor” dedi. Doktor Kanduman, kadınların 40 lı yaşlardan itibaren de yılda bir kez mamografi çektirmesi gerektiğini kaydederek, Kanser Erken Teşhis ve Tarama Merkezlerinde (KETEM) mamografinin ücretsiz çekildiğini, ayrıca kurum olarak da çeşitli kampanyalar düzenlediklerini belirterek, kadınların takibi elden bırakmaması gerektiğini söyledi. Kansere bağlı ölüm nedenleri arasında akciğer kanserinden sonra ikinci sırada yer alan meme kanseri için düzenli olarak muayenelerin yapılması gerektiğini, kadınların kendi kendilerine yapacakları muayenenin de erken tanı için büyük önem taşıdığını kaydeden doktorlar, Meme kanserinin, kadın sağlığını tehdit eden en önemli sorunlardan biri olmakla birlikte erkeklerde de nadiren görülebildiğini dile getirerek, ABD de her 8 kadından, Batı Avrupa ülkelerinde de her 10 kadından birinin meme kanserine yakalandığını ifade ettiler. Türkiye de ise her yıl 30 bine yakın kadına meme kanseri tanısı konulduğunu aktaran uzmanlar, günümüzde erken tanı olanaklarının artması ve bu konuda yapılan birçok araştırma ve çalışmanın, meme kanserine bağlı ölümlerin oranını azalttığını vurguladılar. Kanserin ortaya çıkış nedenlerinin bilinmediğini, ancak meme kanserinde risk ve koruyucu faktörlerin biliniyor olmasının, bu kanser türünde uyarıcı nitelikte bir yarar sağladığını kaydeden Doktorlar, bununla erken tanı sayesinde meme kanserinin yol açabileceği sorunların büyük bir bölümünün çözümlenebildiğini ve tedavi sonrası yaşam süresi ve kalitesinde önemli ölçüde artışlar sağlanabildiğini belirttiler.
“EN SIK KADINLARDA GÖRÜLÜR”
Yapılan açıklamada, “Meme kanseri, kadınlarda en sık görülen kanserdir. Erken tanı konulduğunda meme kanserinde tamamen tedavi edilebilme şansı çok yüksektir. Erken tanı sayesinde çok büyük olasılıkla memenin alınmasına gerek kalmamaktadır. 20-25 yaş arası her kadın, her ay kendi kendini muayene etmelidir. 30-35 yaş arası her kadın herhangi bir yakınması olmasa da meme muayenesi olmalıdır, ultrasonografi ve mamografi çektirmelidir. 40 yaş ve üzerindeki her kadın, yıllık doktor muayenesi ve mamografi yaptırmalıdır. Meme kanserinde erken tanı ölüm riskini azaltmaktadır. Erken tanıda kendi kendini muayene yönteminin önemi vardır, ayrıca tarama programları büyük rol oynamaktadır. Meme kanserinin en sık görüldüğü yaş dönemlerinde, belirli aralıklarla mutlaka hekim kontrolleri ve görüntüleme tekniklerinden faydalanılmalıdır. Bu hastalığın genç kadınlarda da görülebileceği bilinmelidir.” İfadelerine yer verildi.
KANSERİ ANLAMAK
Kanser, dokuları oluşturan hücrelerde başlar. Dokular vücutta organları oluşturur. Normalde, vücut ihtiyaç duydukça, hücreler yeni hücre oluşturmak için büyür ve bölünür. Hücreler yaşlandığında ölürler ve yerlerini yeni hücreler alır. Bazen bu sıralı işlem yanlış gider. Vücut ihtiyaç duymadığı halde yeni hücre oluşur, yaşlı hücreler de ölmesi gerekirken ölmezler. Bu hücreler, tümör dediğimiz bir doku topluluğu oluştururlar. Her tümör kanser değildir. Tümörler iyi yada kötü huylu olabilirler. İyi huylu tümörler kanser değildir. Kötü huylu tümörler iyi huylu tümörlerden daha önemlidir. Bunlar çoğunlukla çıkarılabilir ve tedavi edilebilirler. Kötü tümörlerin hücreleri yakındaki dokulara ve organlara sıçrayıp zarar verebilir. Kanser hücreleri aynı zamanda tümörden ayrılıp kana yada lenf sistemine karışabilirler. Böylece diğer organlara yayılıp yeni tümör oluşturabilirler. Kanserin yayılmasına metastaz denir. Meme kanseri hücreleri, lenf sistemine girdiğinde memenin yanındaki lenf bezlerine yayılabilirler. Bu yayılım kan yoluyla diğer organlara da olabilir. Kanser yayıldığında (metastaz) yeni tümör, ilk tümör gibi aynı anormal hücrelere ve aynı ada sahip olur. Örneğin, eğer meme kanseri, kemiğe sıçrarsa kemikteki kanser hücreleri meme kanserinin hücreleridir. Bu hastalık kemik kanseri değil, metastatik meme kanseridir. Kemik kanseri gibi değil, meme kanseri gibi davranılır” denildi.
Muş Ovası Gazetesi