Muş’un en büyük sorunları arasında yer alan işsizlik Bostankent Köyündeki gençlerin ölümcül hastalığına yakalanmalarına neden oldu. Yıllar önce çalışıp para kazanmak için gittikleri İstanbul’da kot taşlama fabrikasında işe başlayan gençler yakalandıkları silikosiz hasalığından kurtulmak için tedavilerini aralıksız sürdürüyorlar.
Hiçbir sağlık güvencesi olmadan çalıştırılan işsiz gençler, çalışma koşullarının çok kötü olduğunu söylediler. Dün Muş Devlet Hastanesine tedavi olmak için gelen işçiler mağduriyetlerini dile getirdiler.
Uzman Doktor Leyla Pür Özyeğit dün hastaneye gelen Ali Rıza Eldemir, Mehmet Esen, Cengiz Parlak, Medeni Tekin, M. Bekir Başak, Ömer Yılmaz ve Kenan Sevinc adlı işçilerin tedavilerini yaptı.
“İŞÇİLER HAYATLARINI KAYBEDEBİLİR”
İşçilerin tedavisi için var gücüyle çalışan Doktor Leyla Pür Özyeğit, “Silikosiz hastalığı tamamen silika taşlarına ve kot taşlamacılığı sonrası oluşan öldürücü bir akciğer hastalığıdır. Bu hastalığa belli maruziyetten sonra yakalanan hastaların bir kısmı çok genç yaşta hayatlarını bu hastalıktan dolayı kaybetmektedirler. Burada biz doktorları derinden yaralayan durum işçilerin sigortasız kötü koşullarda çalıştırılması sonrasında başlarına gelen bu hastalıktan dolayı yaşamlarını kaybedebildikleri ve bu meslek olmasaydı sağlıklı bir ömür sürecek olmasıydı. Bu hastalığa yakalananların çoğunun sosyal sağlık güvencesinin olmaması sebebiyle çok mağdur durumda kalmışlardır” dedi.
AZ ÜCRETLE ÇALIŞTIRILIYORLAR
Kot taşlama fabrikasında az ücret karşılığında çalışarak hayatlarını tehlikeye atan vatandaşların tedavisi ile yakından ilgilenen Dr. Özyeğit, “Son zamanlarda bakanlığımızın ve sağlık kuruluşlarımızın çabaları sonrasında bu hastalık devlet kapsamında tetik ve tedavi edilir hale gelmiştir. Devlet hastaneleri tarafından takip edilmektedir. Fakat bu çabalara rağmen hala belli yerlerde çalışmaların olmasını üzüntüyle izlemekteyiz. Bu konuda halkımızın bilinçlenmesi için gerekenin yapılması mücadelesi içerisindeyiz. Az bir ücret karşılığında sigortasız olarak çalışan bu kişilerin belli bir zaman sonra yaşamlarını kaybettiklerini vurgulamak istiyoruz. Bu açıdan devletimizle beraber bakanlığımızca gereken çalışmalar yapmaktayız” diye konuştu.
“HASTALAR TESPİT EDİLMELİDİR”
Uzman Doktor Leyla Pür Özyeğit hastaların tespit edilmesi gerektiğini ifade ederek, “öncelikle bu hastaların bulunması tespiti gereken takibe alınması için gerekeni yapmaktayız. Fakat tüm bu çabalara rağmen eski maruziyette bulunan bu hastaların bir kısmı yaşamlarını bu silika taşları kot taşlamacılığı nedeniyle kaybetmektedirler. Şu anda hastaları takip ve tedavi ediyoruz. Öncelikle hastaları saklamaya çalışıyoruz. bütün hastaları tamamen tespit edemediğimiz için bazı kişiler korkusundan ya da bilinçsizlikten doktora gelmiyor. O yüzden yüzde kaç olduğunu tam olarak tespit edemiyoruz. Ancak binleri aştığını tahmin etmekteyiz. Bu bizim ülkemiz için çok acı bir durum. Biz doktorlar içinde çok üzücü bir durum. Çok genç yaşta hastalarımız canlarından olmaktadırlar” şeklinde konuştu.
“EN YAKIN SAĞLIK KURULUŞUNA GİDİN”
Sigortalı veya sigortasız bu mesleği yapan hereksin en yakın sağlık kuruluşuna gidip sağlık kontrolünden geçmesi gerektiğini belirten Dr. Özyeğit, “Kot taşlamacılığı işinde çalışan tüm kişilerin mutlaka bir sağlık kuruluşuna baş vurması gerekir. Sigortası olmasa bile sağlık kontrolünden geçmelidir. Bu konuda da bütün göğüs hastalıkları hekimleri sigortalı sigortasız bu tür maruziyetleri olan hastalara en iyi şekilde yardımcı olmaya çalışmaktadırlar. Genelde 4 ila 6 yıl arasında ortalama olarak çıkıyor. Fakat çok ani çıkışlarda olabiliyor. Yani maruziyetten hemen sonra ortaya çıkan bir grup var bir de geç olan var 2 yıl hatta 6 yıl sonra ortaya çıkan vakalar var. Bağışıklık sistemiyle ilgili bir hastalık olduğundan ne zaman çıkacağı belli olmuyor” dedi.
ÇÜRÜK RAPORU VERDİLER
Kot taşlama fabrikasında çalışırken yakalandığı hastalığı askerde iken öğrendiğini ve bu nedenle çürük raporu verdiklerini belirten mağdurlardan biri, “Ben 2001 yılında bu işe başladım. 2006 yılında bıraktım askere gittim. Hastalığımı da askerde öğrendim. Hasta olduğumu da bilmiyordum. Bu işte çalışanlar hastaneye gidiyordu. Bende İstanbul’da hastaneye gittim nefesim tutuluyor dedim. Beni GATA’ ya sevk ettiler. Orada 3 ay yattım. Hava değişimine gönderdiler 3 ay daha sonra bana çürük verdiler. O günden sonra ilaç kullandım. Fazla bir etkisi olmadı. Bende nefes daralması oluyor, ağır iş yapamıyorum, yürüyemiyorum. 2007 yılından sonra doğru dürüst bir iş yapamıyorum. Benim 2 tane çocuğum var. bana bakan kimse de yok. sigortasız çalışıyorduk. Günde 12 saat mesai yapıyorduk. Maske vermiyorlardı bize. Bütün evraklarımızı da aldılar sigortalarınızı yatıracağız dediler. Meğer bizi kandırmışlar. Sigortaları yatırmamışlar. Biz mağduruz, hastayım, 2 tane çocuğum var. bir tek dileğimiz var hastalığımız giderilmiyorsa bize maddi yardım yapsınlar kimseye muhtaç olmayalım” diye konuştu.
SİLİKOSİZ
Taş ve kumda bol bulunan quartz içeren tozların (quartz silikon dioksittir) inhalasyonu sonu oluşan bir interstisiyel akciğer hastalığıdır.
Taş ocaklarında çalışanlarda ve duvar işçiliği, dökümcülük, çömlekçilik gibi mesleklerle ilişkilidir.
Patogenez silikatlar makrofajlara toksiktir ve nodul formasyonuyla giden inflamasyon ve fibrosis precipite eden sitokin oluşumunu stimüle eder.
Kısa dönemli ağır maruziyet pulmoner ödem ve alveoler eksüdasyonla giden akut silikozu oluşturur.
Uzun süreli maruziyet akciğerlerde kollajenden oluşan multipl fibröz nodüllerin oluşumuna neden olur. Nodüller büyür ve akciğer dokusunda yaygın hasara neden olur. Histolojik olarak, nodüllerin içindeki silika partikülleri polarize ışık kullanarak gösterilebilir.
Tüberküloz silikozisin sık görülen bir komplikasyonudur (silika tüberküloz). Bunun makrofajlarda akümüle olan silikadan dolayı lokal defansın bozulmasına bağlı olduğu düşünülmektedir. Muş`un Sesi Gazetesi