Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim Bir Sen) Muş Şube Başkanı Bayram Güler, Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair 2008/13567 Sayılı Karar’da yapılan değişikliğe tepki gösterdi.
Eğitim Bir Sen Muş Şube Başkanlığı tarafından basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasını yapan Eğitim Bir Sen Muş Şube Başkanı Bayram Güler, “Bakanlar Kurulu’nun “Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair 2008/13567 Sayılı Karar”ıyla 01/12/2006 Tarih ve 2006/11350 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan “Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Karar”ın 16’ncı maddesinin (b) bendinde yer alan “ve bir ayda dört günü geçmemek üzere ayakta görülen tedavi nedeniyle” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır” dedi.
Yapılan değişikliğe tepki gösteren Bayram Güler; “Bu değişiklikle sanki hastalık cezalandırılmıştır. Daha önceki yönetmelikte suiistimale açık denilerek bu değişiklik yapılmış ancak bu kez eğitimcinin hastalığını devlet suiistimal etmeye başlamıştır. Her gün yeniden Amerika’yı keşfetmenin gereği yoktur. Bakanlık yetkilileri her durumda yeniden keşiflere çıkmıştır. Bir sürü gereksiz spekülasyona sebebiyet vermiş ve bu değişiklikler artık bir yap-boz oyununa dönmüştür. Değişikliğin şu şekilde yapılması daha doğru olacaktır. Yönetici ve öğretmenlerin ek ders ve maaş karşılığı ders görev saatleri; eğitim-öğretim yılı başında ilgili okul müdürlükleri tarafından hazırlanmalı öğretmenlere tebliğ edilerek haftalık ders programlarında ders görevlerinin günler itibariyle aylık karşılığı ve ek ders görevi şeklinde ayrılması suretiyle belirlenmelidir. Bu suretle, her öğretmen girmiş olduğu dersin aylık karşılığı ders görevi mi ek (ücretli) ders görevi mi olduğunu önceden bilmeli ve herhangi bir nedenle göreve gel(e)memeleri halinde gel(e)medikleri güne ait ek ders görevlerinin ücreti kesilmeli ve o güne ait aylık karşılığı ders görevlerinin ek ders ücretinden mahsup edilmesi gibi bir uygulama yapılmamalıdır. Örneğin; bir sınıf öğretmenin yürüteceği ders görevleri her gün itibariyle aylık karşılığı ders görevi ve ek (ücretli) ders görevi olarak iki bölüme ayrılmalı ve ders dışı hazırlık ve planlama ile birlikte her gün üç saat maaş karşılığı, üç saat ek (ücretli)ders olarak belirlenmelidir. Öğretmenin raporlu, izinli veya sevkli olmasına bağlı olarak okula gel(e)mediği günlerdeki ders görevlerini yerine getirememesi halinde sadece gel(e)mediği güne ait ek (ücretli) ders görevini yapmadığı günün ek dersi kesilmelidir. Diğer günlere ait ek ders görevlerini yerine getirdiği kabul edilerek düzenleme yapılmalıdır” dedi.
Güler açıklamasını şöyle sürdürdü; “Böyle bir uygulama, adil olmakla, öğretmenin görevini yerine getirilmesinden önce yürütülen görevin niteliğinin öğretmen tarafından da bilinmesini sağlaması nedeniyle hukuki güvenlik ilkesine daha uygun ve kamu yararı ve hizmet gerekleriyle de daha örtüşür bir niteliğe de sahip olacaktır. 10.05.2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile söz konusu yönetmeliğin 16. maddesinde yapılan değişiklik öğretmenlerimizin mağduriyetine neden olacaktır. Bununla birlikte ciddi sıkıntılara sebebiyet verecektir. Bu şekildeki bir değişikliğin tarafımızca kabul edilmesi mümkün değildir.”
“Ödüllerde kriter ne?”
Eğitim Bir Sen Muş Şube Başkanı Bayram Güler, bazı memurlara verilen takdir belgelerinin eğitim camiasında dedikodulara yol açtığını belirterek; “24 Nisan 2008 tarihinde yayımlanan Yönetici Atama Yönetmeliğine ilişkin, yaptığımız basın açıklamamızdaki eleştirilerde haklı çıktık. Yönetmeliğin ödülü fazla ön plana çıkardığını ve bunun sakıncalı olduğunu kamuoyu ile paylaşmıştık. Daha şimdiden eğitim camiasında dedikodulara ve huzursuzluklara yol açan uygulamaların olduğu duyumunu almaktayız. Son günlerde verilen takdir belgeleri ile ilgili eğitim camiasında ciddi eleştiriler yapılmaktadır. Belgelerin kimlere ve hangi kriterler gözetilerek verildiği merak edilmektedir. TÜBİTAK Bilim olimpiyatları, Bölgesel proje yarışmaları ve Uluslar arası spor organizasyonlarında derece alan okullarda ilgili kişilere de ödül verildi mi acaba? Yoksa bu tür başarılar ilimiz için sıradan başarılar mıdır? Herhangi bir alanda, bölgede, Türkiye’de ve dünyada alınan dereceler hangi sıklıkla yaşanır ilimizde? Bu ve daha nice sorular eğitim çalışanlarının kafasını kurcalamaktadır. ÖSS ve OKS sınavları öncesi öğretmenler arasında huzursuzluğa, güvensizliğe yol açabilecek uygulamaların ilimize “başarısızlık” olarak yansıyacağı muhakkaktır. Başarıların ayırt edilmeksizin ödüllendirilmesi gerekir. Umuyoruz ki, eğitim camiasında kaygı uyandıran uygulamaların ikna edici bir izahatı olsun” şeklinde konuştu. Topkan Haber Ajansı