Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından Dijitalleşen YÖK mottosuyla başlatılan Yükseköğretimde Dijital Dönüşüm Projesi kapsamında seçilen 8 yeni üniversitenin proje protokollerinin imzalandığı Türkiye´nin Fırsat Penceresi: Türk Yükseköğretimi adlı toplantı, Muş Alparslan Üniversitesi´nde (MŞÜ) gerçekleştirildi. MŞÜ 1071 Malazgirt Kongre ve Kültür Merkezi´nde düzenlenen toplantıya, YÖK Başkanı Yekta Saraç´ın yanı sıra; YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Naci Gündoğan ve YÖK Başkan Danışmanı Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu, Yükseköğretimde Dijital Dönüşüm Projesi çerçevesinde seçilen ilk 8 ve yeni seçilen 8 üniversitenin rektörünün yanı sıra bölgedeki bazı üniversitelerin rektörleri de katıldı. Gerçekleştirilen törende imzalanan protokollerle Ardahan, Artvin Çoruh, Batman, Bitlis Eren, Gümüşhane, Hakkari, Kilis 7 Aralık ve Osmaniye Korkut Ata üniversitelerinde de dijital dönüşüm başlatıldı. Toplantıda bölge üniversitelerine yaptığı katkılardan ve bilim hayatını şekillendiren yeni projelerinden dolayı YÖK Başkanı Yekta Saraç´a, Doğu ve Güneydoğu bölgesindeki 26 üniversite rektörünün imzaladığı teşekkür beratı, Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat tarafından takdim edildi. Kendisine sürpriz olan berat için rektörlere teşekkürlerini sunan Saraç, vazifesini yaparken doğru işler yapmaya çalıştıklarını, bu süreçte de rektörlerle ekip olduklarını dile getirerek, hatıra fotoğrafı çekindi.   15 Temmuz 2016 Cuma gecesi yüce milletin iradesine karşı düzenlenen, demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçecek hain darbe girişiminin üzerinden üç yıl geçtiğini dile getirerek, törende bir konuşma yapan YÖK Başkanı Yekta Saraç, O gece ve bu süre içerisinde Sayın Cumhurbaşkanımızın gösterdiği yüksek irade, komuta ettiği güçler, milletimizin vakur ve inanılmaz duruşu, şükürler olsun ki bizleri bu aydınlık günlere taşıdı sözlerini kullandı. YÖK´te üniversitelerin bölgesel kalkınmada değişen rolü üzerinde önemle durduklarını vurgulayan Saraç, bu kapsamda, 10 üniversitenin bölgesel kalkınma odaklı üniversiteler, 11 asıl 5 aday üniversitenin de araştırma üniversiteleri olarak belirlendiğini dile getirdi. Fırsat Penceresi kavramına değinerek, konuşmasını sürdüren Saraç, Demografik fırsat penceresi´ kavramının, ekonomik, siyasal ve sosyal boyutları ile ülkelerin geleceğini etkileyen, demografik dönüşüm sürecinde nüfus artış hızı azalırken, çalışma çağındaki nüfusun artması ve yüksek sayılara ulaşması olarak tanımlandığını aktararak, bu nüfusun ülkenin ekonomik büyüme potansiyeline ve gelişmesine yol açtığını yani demografik temettü için bir temel oluşturduğunu belirtti. İyi Değerlendirmemiz Gerektiğinin Ciddiyetle Farkındayız Türkiye´de toplam nüfusun yüzde 68´inin 15-64 yaşlar arasında çalışma çağında olduğuna işaret eden Saraç, nüfusun yüzde 23,4´ünün 15 yaşından küçük, yüzde 9´unun ise 65 yaş ve üzeri kişilerden oluştuğunu aktardı. Türk yükseköğretimi olarak Türkiye´nin yakaladığı demografik fırsat penceresi avantajını fevkalade iyi değerlendirmek gerektiğinin ciddiyetle farkında olduklarını ifade eden Saraç, ülkedeki çalışma çağındaki bu nüfusun çalışma, üretme ve kazanma potansiyeline sahip olduğunu anlattı. Eğitimde nicelik yerine niteliğe yoğunlaşma fırsatının ortaya çıktığını dile getiren Saraç, yükseköğretim politikalarını oluştururken, bu altın çağı akıllarına tuttuklarını söyledi. Mesleklere Talep Artacak YÖK Başkanı Saraç, Endüstri 4.0 olarak da adlandırılan kavramın, nesnelerin interneti ve yapay zeka gibi yeni nesil teknolojilerin endüstriyel makinelere entegre edilmesini hedeflediğini anlattı. Her şeyin interneti olarak da değerlendirebilecek bu çalışmaların, büyük veri analitik araçlarını da kullanarak makineler arasındaki iş birliğinin verimliliğini, ürün ve hizmet kalitesini artırmak adına yeni üretim metotları oluşturmayı hedeflediğini dile getiren Saraç, böylece birçok yeni meslek tanımının da hayata girdiğini söyledi. Ülkelerin, bu alandaki çalışmalarını endüstriyel internet, ileri üretim programları, akıllı üretim liderliği koalisyonu, toplum 5.0 planı ve inovatif İngiltere gibi isimlerle sürdürdüğüne değinen Saraç, Dördüncü sanayi devrimi ile birlikte yapay zeka ve makine öğrenimi, robotik, nanoteknoloji, genetik ve biyoteknoloji gibi daha önce ayrışmış olan alanlardaki gelişmeler artık hep birlikte gelişmekte ve birbirlerini güçlendirmektedirler. İş ve akademi dünyasının verilerine göre, 2022´ye kadar olan süreçte teknolojiye bağlı gelişen veri analistleri ve veri bilimciliği, yazılım ve uygulama geliştiriciliği, e-ticaret ve sosyal medya uzmanlığı gibi mesleklere talep artacak. Dünya Ekonomik Forumu´nun 2018 yılı raporunda yer alan araştırmalar, önümüzdeki 4 yıl içinde yapay zeka ve makine öğrenimi uzmanlığı, büyük veri uzmanlığı, bilgi güvenliği analistliği, insan-makine etkileşimciliği tasarımı, robotik mühendislikler ve blok zinciri uzmanlığı gibi yeni teknolojileri anlama ve bunları uygulamaya yönelik mesleklerin de ortaya çıkacağını belirtiyor. Dünya Ekonomik Forumu bu raporu çeşitli şirketlerde 15 milyondan fazla çalışan ile yaptığı analizlerle ortaya koymuştur diye konuştu. Ciddi Bir Süreç Başlattık Yekta Saraç, bütün bu süreci Muş´ta yapılan bu toplantıda genç ve dinamik nüfusa sahip geleceğe dair iddiaları olan ülkenin hedeflerine ulaşması, nesilleri kaliteli bir eğitim-öğretim sistemi ile buluşturmak ve geleceğe dair hedeflerde geç kalmamak amacıyla dile getirdiğini söyledi. Dünya Ekonomik Forumu tarafından net olarak tanımlanan matematik, fen, bilgi ve iletişim teknolojileri, finans ve kültürel okur-yazarlık yeteneklerinde gelişmenin ana hedef olarak gösterildiğine dikkati çeken Saraç, artık, okur-yazarlık kavramının bilinen anlamından farklı bir mahiyete büründüğünü vurguladı. Saraç, burada klasik anlamdaki okur-yazarlıktan farklı olarak bilişim, kültür, finans gibi konularda ilgili alanın temel işlemlerini yürütebilmek ifade edildiğini aktardı. YÖK olarak var olanlara ilaveten bu yıl çeşitli üniversitelerde bilgi güvenliği teknolojisi, yapay zeka mühendisliği, uluslararası ulaştırma sistemleri, yazılım geliştirme, dijital medya gibi programlar başlattıklarını hatırlatan Saraç, gelecek yıl akademisyenlerin önerileri ile ön lisans, lisans ve yüksek lisans düzeyinde bu programların artacağını vurguladı. Saraç, Bununla ilgili ciddi bir süreç başlattık. Bir, iki ay içinde ulusal ölçekte bir kongre düzenliyoruz, çalışma grupları oluşturacağız ve önümüzdeki yıl yeni mesleklerle yükseköğretim sistemini ve Türkiye´yi tanıştırmayı bekliyoruz şeklinde konuştu. Etkinliğe katılan 27 üniversitede toplam 9 bin 863 öğretim elemanı bulunduğunu dile getiren Saraç, Bu 27 ilin iş dünyası ile akademi dünyasının bir araya gelerek, birlikte çalışarak, yürütecekleri araştırma yapısının, o illerdeki bölgesel kalkınmaya, ekonomik büyümeye ciddi katkılar vermesini bekliyoruz ifadelerini kullandı. Bölgesel kalkınmada ana rolün o bölgenin üniversitelerine ve onların yaratacakları ekosisteme, iş birliklerine bağlı olduğunu bildiren Saraç, bölgesel imkanları ve gelişme alanlarını bir arada değerlendirerek üniversitelerin bölgeye hizmetlerinin önem kazanması ve başarılı olması ile ilgili yoğun çalışmalar yaptıklarını anlattı. Bu projenin yürümesinde valilerin, belediye başkanlarının, üniversite rektörlerinin ve öğretim üyelerinin, bölgesel ve yerel kalkınma ajanslarının sivil toplum kuruluşlarının uyum içinde çalışmasının çok ciddi önemi ve katkısının bulunduğunu dile getiren Saraç, bunun bir birlikte çalışma projesi olduğunu belirtti.

Muş Ovası Gazetesi