Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş İl Başkanlığı hizmet binasında bir araya gelen KJA aktivistleri, Ezidi kadıları andı. HDP Muş Milletvekili Burcu Çelik Özkanın da aralarında bulunduğu KJAlı bayanlar, Ezidi kadınlar Şengal katliamını protesto etti.
Burada yapılan basın açıklamasında, 3 Ağustos 2016 günü Şengaldeki Ezidi halkına karşı IŞİD tarafından gerçekleştirilen kadın kırımı ve soykırımının ikinci yıl dönümüdür. IŞİD, Kürt bir dini azınlık olan kadim dini Zerdüştlüğü dayanan Ezidilerin tarihi anavatanı Şengali 3 Ağustos 2014 saldırarak ele geçirdi. Ezidi mabetlerin yakıp yıktı, direnenleri infaz etti, yerel halka bağlılık yemini etmeyi ya da öldürülmeyi dayattı. Şengaldeki IŞİD kıyım sırasında 5 bine yakın Ezidi katledildi. Yaklaşık 200 bin insan ise kaçmayı başarabildi. Şengal dağlarına kaçan 50 bin Ezidi kapana kısılmış bir biçimde yiyeceksiz, susuz ve hiçbir tıbbi yardım almadan su kaybı ve açlıkla yüz yüze kaldı denildi.
Ayrıca açıklamada şu ifadelere yer verildi: Bu sırada yaklaşık 5 bin Ezidi kadın ve çocuk esir alındı. Savaş ganimeti olarak el konuldular, seks kölesi olarak satıldılar ya da IŞİD komutanlarına verildiler. Din değiştirmeyi reddedenler işkence gördü, tecavüze uğradı ve sonunda katledildi. Kadınların alıkonduğu hapishanelerde doğan bebekler annelerinden zorla alınarak bilinmeyen bir kadere sevk edildi. IŞİD savaşçıları tarafından tecavüze uğrayan kadınlar Şengal Dağından ölüme atlayarak intihar ettiler. Yüksek sayıda kadın kaçabilmiş ya da kurtarılmış olmasına rağmen yaklaşık 3 bin kadın hala IŞİDin elinde esaret altında. IŞİDin Ezidi halkına karşı yürüttüğü kampanya genelde katliam olarak nitelendirilmesine karşın, bir soykırımın tüm karakteristik özelliklerini taşımaktadır. Başta Şengaldeki kadınlar olmak üzere Ezidi halkı IŞİDin bu soykırım ve kadın kırımı eylemlerine özyönetim ve öz savunma ile cevap verdi. Bugün Şengal Dağı, kolektif iradenin ifadesi olan halk, kadın meclisleri ve öz savunma birlikleri ile Ezidi özyönetiminin merkezi konumundadır. Fakat Ezidi halkı üzerindeki IŞİD tehdidi hala Sincarda devam etmekte ve hala sayısız kadın IŞİDin elinde bulunmaktadır. Özgürleştirilmeleri için ulusal ve uluslararası eylem ve dayanışmaya ihtiyaç bulunmaktadır BM Özel Komisyonunun 16 Haziran 2016da açıkladığı raporunda da belirttiği üzere Şengalde yaşananlar Ezidilere dönük soykırım ve insanlık suçudur. Sorumlular yargılanıp hesap verene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. IŞİDin Şengalde Ezidi halkına karşı yürüttüğü kampanyanın ikinci yıldönümü vesilesiyle 3 Ağustos 2016 gününün Kadın Kırımı ve Soykırımına Karşı Uluslararası Eylem Günü olması için çağrıda bulunuyoruz. Bugün de Kürt kadın hareketinin üyeleri Kürdistanın farklı yerlerinde ve Avrupada saygı duruşları ve protesto eylemleri düzenleyecektir. Sizleri de bize katılmaya ve fark yaratacak eylemlerinizle özgürlük arayışındaki Ezidi kadınların sesini hep birlikte yükseltmeye çağırıyoruz.
Basın açıklamasının ardından konuşan HDP Muş Milletvekili Burcu Çelik Özkan da Tüm Ezidilerin IŞİD tarafından katledildiği 3 Ağustos gününü, bundan sonraki süreçte de bugünü bu mücadelede yaşamını yitirenler adına her yıl kutlamak üzere bir aradayız. Hepinizin bildiği üzere IŞID bir takım güçlerin ve bizimde içinde bulunduğumuz Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerinden AKP hükümetinin bizati destek verdiği ve bu uluslararası güçler tarafından ve bazı ülkeler tarafından bu ilişkilerin belgelendiği bir terör örgütü. Bu örgütü besleyen, büyüten zihniyetler dünyanın farklı yerlerinde bu terör örgütünün ne yazık ki eylem yapmasında yol açmıştır. Belki bugün sadece ezidilere, özelikle de ezidi kadınlara yapılan kırımı konuşacağız ama IŞID’ın halen tüm dünya için, şuanda ülkemiz için de büyük bir tehdit olduğu ve her an her yerde kanlı eylemlere devam edebileceğini bilmek gerektiğini düşünüyorum dedi.
Kadının bulunduğu her yeri değiştirebilen ve dönüştürebilen bir varlık olduğunu ifade eden Özkan, Ezidi kadınları, IŞID zihniyetine karşı sanırım dünyada daha önce örneği görülmemiş bir mücadele örneği verdiler. 5 bine yakın ezidi kadını ne yazık ki katledildi, 5 bine yakını ne yazık ki esir alındı. Öncelikle dünyanın her yerinde bugün 3 Ağustos’u bir anma olarak dile getiren ve bu uğurda eylemlerini gerçekleştiren kadınların öncelikli beklentisi halen IŞID’in elinde bulunan ezidi kadınlarının özgürleştirilmesi ve onları yaşam alanlarına tekrardan götürülmesidir. Elbette ezidilerin şu anda halen yaşadıkları Şengal dağının da bir korumaya alınmasıdır. Bulunduğumuz her platforma da tüm kadınlarla, Türkiye de kadın mücadelesi veren tüm kesimlerin gücünü ve desteğini bekleyen ezidi kadınlarla birlikte olduğumuzu buradan tekrardan belirtmek isteriz. Bugünün, bize çağrı yapan ezidi kadınlarının beklentisi doğrultusunda kadın kırımı ve soykırıma karşı uluslararası eylem günü ilan edilmesi için dünyadaki tüm kadın kuruluşlarına ve örgütlerine tekrardan bu talebi sunduğumuzu ve bizimde bugünü bu şekilde bundan sonraki yıllarda anması içinde gerekli girişimleri de yapacağımızı tekrardan belirtelim ifadelerini kullandı.
Milletvekili Özkan konuşmasını şu şekilde sürdürdü: Son günlerde gündemimiz çok fazla her an değişebilen ülkenin ahvali ortada uzun uzadıya siyasi süreç değerlendirmesi yapmayacağız. Ancak bugün dün gece itibariyle gözaltına alınan, sayısı şu anda 11 olarak bize gelen bir gözaltı süresi devam ediyor. Öncelikle bu ülkeyi darbe sürecine getiren ve ne yazık ki darbe pratiğiyle Türkiye halklarını karşı karşıya bırakan sistemi, zihniyeti ve yönetim şeklini eleştirdiğimizi ve kabul etmediğimiz tekrardan belirtelim. Bugün darbelere karşı tüm Türkiye halkları olarak ayakta olduğumuzu ve her zaman ayakta olduğumuzu dile getirdik, getirmeye de devam edeceğiz. Hem askeri hem sivil darbenin karşısında olduğumuzu tekrardan belirtelim. Ancak darbe ile mücadele adı altında darbenin bir ürünü olan, bir pratiği olan OHAL kararı ile birlikte ülkede FETÖ terör örgütü ile mücadele adı altında yapılmak istenilenlerin ne yazık ki şu anda amacını aştığının farkındayız ve bu niyetle yola çıkanlar bugün toplumum muhalif kesimlerinin de zan altında bırakıldığını, toplumun hükümetin politikalarına karşı olan kesimlerinin özelikle bu uygulamalardan etkileneceğiyle karşı karşıyayız. Bugün Muş’ta da yine OHAL sonrası uygulamaların ne yazık ki hızlandığını hep birlikte görüyoruz. Gözaltına alınanların aileleriyle, avukatlarıyla şu aşamada halen görüştürülmediği bilgisi de bizde mevcut. Sağlıklarından, durumlarından bihaber olan ailelerin endişeli olduğunu buradan tekrardan belirtelim fakat uygulamaların insan haklarına, demokrasi ve barış bekleyen Türkiye halklarına uygun bir hale getirilmesi için buradan sorumluluğu olan herkesi tekrardan sorumluluğa davet ediyoruz. Dünden buyana Muş ilinde de gerçekleştirilen göz altıları tekrardan kınadığımız belirtelim.
Muş Manşet Gazetesi