Muş Alparslan Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yaşar Karadağ, TRT Erzurum Radyosunun canlı yayınında, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) hakkında açıklamalarda bulundu.
Sunuculuğunu Ömer Ergedikin yaptığı Doğunun Sesi programına canlı telefon bağlantısı ile konuk olan Prof. Dr. Karadağ, son yılların çok tartışılan konularından biri olan GDOya ilişkin detaylı bilgiler aktardı.
Programda, bilimsel gelişmelerin insanlığa olumlu ve olumsuz getirileri olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Karadağ, özetle şu değerlendirmeleri yaptı: Günümüzde, yeryüzündeki işlemeli tarım alanlarının son sınırına ulaşılmıştır. Bu durumda 21. yüzyılda gıda maddelerinin artırılması, ancak birim alandan elde edilen verimdeki artışa bağlı kalacaktır. Bir canlıdaki genlerin DNAdan ayrılarak başka bir canlıya aktarılmasına gen transferi, ortaya çıkan yeni canlıya da GDO denilmektedir. Dünyada halen soya fasulyesi, mısır, pamuk ve kanola olmak üzere dört ana bitkinin geniş alanlarda transgenik çeşitlerinin tarımı yapılmakta ve bunu şeker pancarı, yonca, kabak, biber ve domates gibi ürünler takip etmektedir.
Genetiği değiştirilmiş tohum pazarının tamamı, altı dev şirketin elinde bulunuyor. Bunlardan üçü; Monsanto, Dupont, Dow Agrosciences isimli şirketler ABDde, iki tanesi; Bayer Cropscience, Basf isimli şirketler Almanyada ve Sygenta isimli şirket de İsviçrede faaliyet gösteriyor.
Prof. Dr. Karadağ, GDO çalışmalarının; bitkisel ve hayvansal ürün miktarını artırmak, hasat sonrası kayıpları azaltmak, ürünlerin sıcağa, soğuğa, kuraklığa ve tuzluluğa dayanıklı olmasını sağlamak, besinlerin tatlarının artırmak, herbisit ve pestisit kullanımının azaltılmasını sağlamak, gıdaların besin değerini yükseltmek gibi faydaları olduğunu ifade etti.
GDOların toksik ve alerjen etkileme, bağışıklık sistemini olumsuz etkileme, insan bünyesinde antibiyotiğe dayanıklı mikroorganizma oluşumuna sebep olma gibi olumsuz etkileri bulunduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Karadağ, transgenik bitkilerdeki toksik genlerin doğal melezlerle yabancı ot niteliğindeki bitkilere geçmesinin söz konusu olabileceğini kaydetti.
Böceklerin GDOlu bitkilerin genlerine karşı bağışıklık kazanmasının, toprakta bulunan canlı yaşamın bu bitkiler sebebiyle zarar görmesinin ve GDO’lu ürünler ile beslenen hayvanlarda organ problemleri ortaya çıkmasının da bu çalışmaların zararlı etkileri arasında yer aldığını ifade eden Prof. Karadağ, 2010da kabul edilen Biyogüvenlik Kanununa göre Türkiyede GDOlu bitkilerin tarımının yasaklandığını söyledi.