Batı ülkelerinin terörle mücadeledeki tavrını ve samimiyetini eleştiren Sancar, Uygar görünen dünyanın terörle mücadelesi insanlıkla alay eder gibi, Ortadoğuyu şekillendirip başlarına birer diktatör bırakan batı gün geldi; misyonlarını tamamlayan ve gitmeleri gereken bu liderleri göndermek için demokrasi getireceğiz diye devirdiler. Ama başka kukla yönetimler bıraktılar ve her türlü işkenceyi yaptıkları insanları canileştirip terör odakları oluşturdular. Sıraya koydular, bu ülkeleri bir bir karıştırarak ismine Arap Baharı verdikleri, ama aslında halkların soykırıma uğrama, vatansız kalma, çocukların anne babasız, anne babaların evlatlarını bırakacak kadar çaresiz ya da Ak Denizde kıyıya vuran cesetlerle dayanılmaz acılar yaşattılar ve vatansız kalmış insan kitleleri manasına gelmektedir dedi.
Sözde barışın götürüldüğü ülkelerde vahşice katledilen yüz binlerce insanın geride bırakıldığını ifade eden Sancar, Bu emanet dönemlerden sonra Emperyalist güçlerin her biri kendi maddi çıkarlarını göz önünde bulunarak Ortadoğudaki kaynaklara sahip olma adına giriştikleri faaliyetler sonucu insanları kamplara ayırdılar, birbirine düşürdüler. Her kesimin teröristi farklı oldu. Çünkü Rusya ve İran gibi ülkelerin teröristi Amerika ile İngilterenin ki ile aynı değil. Bu zavallı gruplar da her kesim rakibini terörist görürken, gerçek teröristleri göremediler. Ülkelerini zalimler yönetse de bir yuvaları olan, geçimlerini sağlayabilen insanlar, başlarına bomba yağdırılarak teröre çare aranıyor. Sözüm ona DAİŞ bitiriliyor. Oysaki DAİŞ gibi terör örgütler, yine bu emperyalist güçler tarafından kurulan, kullanılan, finanse edilen örgütlerdir diye konuştu.
Binlerce Müslümanın ya da Ortadoğulunun başı kesilirken, yakılırken, dünyanın bu duruma tepki göstermediğini kaydeden Sancar, En zalim öldürme teknikleri ile katledilirken dünya ayağa kalmadı. Ama Fransada iki saldırı yaşandı, dünya hemen birleşiverdi. Çünkü onlar birinci sınıf, ayrıcalıklı insanlardı. DAİŞe bir taraftan Müslümanları katlettirilirken öte yandan merhamet, sevgi, kardeşlik dini İslamı dünyada vahşet kaynağı, Müslümanları ise cani göstererek bir başka amaçlarına ulaşıyorlar. Vatanlarını terk edip Avrupaya kaçarken Akdenizde boğulan çocuk, kadın, resmi rakamlarla 2 bin kişinden daha kıymetli değildir Fransız. Anakaradaki, Diyarbakırdaki, Suruçtaki ya da Reyhanlıdaki patlama sonucu ölen insanlardan daha değerli değildir Fransız. Çünkü Fransa sabıkalıdır. Cezayirdeki katliamların, zulmün, soykırımın temsilcisidir. Öldürülen bir milyon Cezayirlinin katilidir. Hala sömürge vergisi aldığı yoksul ülkeler vardır. Benin, Burkina Faso, Gine, Fildişi Sahili, Mali, Nijer, Senegal, Togo, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Kongo, Ekvator Ginesi ve Gabon, Fransa’ya bugün sömürge vergisi ödemektedirler. Bu gün bir birlerine hasım görünen Rus ve Amerikan uçakları havada bir birlerini selamlarcasına mazlum Suriye halkı üzerine yağdırdıkları bombalar elbet bir gün kendi üzerlerine de yağacaktır. Zulüm yapanın payidar olmayacağı bilinmelidir. İki yüzlü samimiyetsiz dünyanın terörle mücadele görüntüsü altında Ortadoğuda yaşattıkları kaos ve gözyaşı basiretsiz liderlerin öngörüsüz anlayışları, koltuk ve mal hırsı yanında birbirlerini ötekileştiren, kucaklaşmayan, fitne ve fesat tohumlarına alet olan halkların sorumluluğu da vardır. Irksal, mezhepsel ya da ideolojik farklılıklar zenginlik yerine felaket kaynağı oldu. Bir hafta Şiilerin camisinde patlayan bombalar öteki hafta Sünnilerin camisinde patladı. Kimse oyunların farkına varamıyor. Halklar bir birine acımadı, sen ben kavgasına girdi. Emperyalist güçler ise bunu çok iyi kullandı şeklinde konuştu.
Muş Manşet Gazetesi