Skip to main content

1 Mayıs dirilişin sembolüdür

Muş Haber Fotoğrafı

1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı nedeniyle Belediye Meydanında bir araya gelen İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası (EĞİTİM İLKE-SEN) Muş Şubesi üyeleri, basın açıklaması yaptı.

İnsana ve doğaya ait tüm değerlerin itibarsızlaştırıldığı neoliberal bir cahiliye döneminin yaşandığı belirtilen basın açıklamasında, kapitalist sistemin küresel bir kuşatma oluşturduğu belirtildi. Eğitim İlke-Sen Üyesi Şerafettin Yener tarafından okunan basın metninde: Değerli halkımız, bugün; emeğin, emekçinin, dayanışmanın, dirilişin ve direnişin sembolik günlerinden 1 Mayıs. Dünya halklarının, insanlık onurunu örseleyen her türlü zulme karşı sesini yükselttiği bir gün… Yeryüzünü cehennemi bir çukura dönüştüren zalimlere karşı ayağa kalktığı bir tarih… Biz de bugün; içinde bulunduğumuz şu sömürü, kötülük ve utanç çağında, evrensel çığlığın isyancı korosuna kendi sesimizi ve kendi sözümüzü yükselterek iştirak ediyoruz. İnsanlığı barışa ve esenliğe çıkaracak olan ilahi vahyin mesajını, Müslümanca bir şahitlikle meydanlara taşıyoruz. Değerli dostlar, sevgili kardeşler! Kapitalist sömürünün ve emperyalist tahakkümünün türlü türlü şekillere büründüğü günlerdeyiz. İnsana ve tabiata dair ne varsa her şeyin metalaştırıldığı, değersizleştirildiği ve hiçleştirildiği neoliberal bir cahiliye dönemdeyiz. Küresel fesada, küresel istikbara karşı küresel intifada bilincini, ahlaki bir isyanı kuşanmadan geçen her dakika, daha büyük acılara zemin hazırlıyor. Piyasalarla, borsalarla, şirketlerle, bankalarla kuşatılmış bir dünyada yaşıyoruz. İnsanlık ise bu kuşatma altında, adeta bilekleri kredi kartlarıyla kesilmiş bir şekilde ölümünü bekliyor. Asgari ücretle çalıştırılan, borç ve faiz batağında boğulan milyarlarca insan, adı konulmamış bir köleliği sürdürüyor. Şunu iyi anlamalıyız ki, bu hal, insanın kaderinden değil, kapitalizmin fıtratından kaynaklanıyor. Hırsın ve acımasızca rekabetin hüküm sürdüğü piyasa ekonomisi, kendi sermayesini emekçilerin sırtında biriktirirken, onları en temel ihtiyaçlarını dahi karşılamayacakları ücretlerde çalıştırıyor. Aradan geçen zamanda toprakla bağı koparılmış, şehirlerin tekinsizliğine fırlatılmış, tüm sosyal dayanışma ağları atomlarına kadar parçalanmış yığınlar, çaresizce kendilerine sunulan kredilere sarılmak zorunda bırakılıyor. Böylece bir yandan aslında kendi hakkını borçmuş gibi geri alan insanlar, ne yazık ki daha fazla faiz ve borçlanma korkusuyla emeğinin sömürülmesine hazır hale getiriliyor. İşte bu kula kulluk düzeninde, emekçiler, açlıktan ölmeyecek kadar düşük bir ücrete mahkûm ediliyor. İşsizlikle, evsizlikle, borçla şantaja uğrayan kitleler, açlıkla korkutularak, taşeronlaştırılarak, güvensiz ve güvencesiz ortamlarda çalıştırılarak iliğine kadar sömürülüyor. Biz bunun en acı örneğini, bir yıl önce Somada yaşadık. Ve o günden beri her ay, bir Soma kadar daha can kaybettik. Bu yaşadığımız, çağdaş bir firavunluk düzeninden başka bir şey değildir! Emeğin azami oranda işe koşulduğu, buna karşı emekçinin hakkının en asgari düzeyde verildiği bu düzenin tüm firavunlarının, tüm Karun’larının elleri kurusun, kuruyacak da! Ve o zaman, onları ne malları, mülkleri ne de yığdıkça yığdıkları o kazançları kurtaracak! Kardeşler, insanlık bir yandan açlık ve yoksulluk ile korkutularak küresel bir tahakkümün altında eziliyor. Diğer yandan ise haklı bir isyanı kuşanmaması için yoğun bir şekilde baskılanıyor. Tüketim ekonomisi ile savaş ekonomisi arasında, hızlıca ya da yavaşça ölmek arasında tercihe zorlanıyor. Serbest piyasanın egemenliğine giren neoliberal devletler, halkların üzerine koca bir cop gibi inerken, her türlü kitlesel eylemlilikler şiddetle, zorbalıkla bastırılıyor. Sisteme entegre edilememiş alanlar ise NATO konseptiyle yeni savaşların, iç çatışmaların, kanlı hesaplaşmaların pazarına dönüştürülüyor. Afganistan’da, Irak’ta işgalin yarattığı tahribatın sonuçları ortada. İnsan hayatının en ufak değer taşımadığı kanlı bir pazar kurulmuş; savaş tüccarları can alıp, silah satıyor! Suriyede yıkım devam ediyor. Katledilen savunmasız insanlar ve yerinden yurdundan edilerek mültecileştirilmiş bir halk. Libya’da kendi vatanındaki trajediden kaçan insanlar ise, başka bir trajedinin kurbanı olarak yollarda, denizlerde, okyanusların derin sularında can veriyor. Petrol üzerine kurdukları saltanatlarını sürdürmek uğruna, kendi çıkarlarını mezhebi bir görünüm altında pazarlayanların yeni hedefi ise Yemen. Bölgemizi fitneye boğmaktan vazgeçmeyenlerin tüm bu politikalarından tek kar sağlayan ise Siyonist İsrail! ifadelerine yer verildi.

İnsanların haklarının gasp edildiği, tarım arazilerinin betonlaştırıldığı, Soma ve Ermenekte faciaların yaşandığı bu dönemde emeğin hakkını savunmaktan vazgeçilmeyeceği vurgulanan basın açıklamasının devamında: Soruyoruz; insanlık kitleler halinde katledilirken, ağır zulümlere ya da kırımlara uğrarken; buna seyirci kalmamız mümkün mü? Küresel istikbar, kapitalizm ve emperyalizm insanlığı cehennem çukurunun eşiğine kadar sürüklemişken; bu sömürüye ve ifsada lâ demeden, hakkı ve adaleti ayakta tutmak mümkün mü? Milyonlarca insanın alın terinin hakkı gasp edilirken, her yıl binlerce emekçi iş cinayetlerine kurban giderken, Somadaki, Ermenekteki madenci ailelerinin feryatları dinmemişken, emeğin hakkını savunmaktan vazgeçilebilir mi? Doğayı katlederek büyütülen şehirler, betonlaştırılan bereketli tarım arazileri, satılığa çıkarılan dereler, nükleer felaketlere kapı aralayacak santraller karşısında kör, sağır, dilsiz olunabilir mi? Yeni vesayet düzenleri kurulurken, yeni saraylar yükselirken, gurur ve kibir iktidarda yeni aktörlerin eliyle örgütlenirken, bu müstağniliğe ve müstekbirliğe kayıtsız kalınabilir mi? Çağdaş Firavun, Nemrut ve Ebu Cehil düzenlerinin diktatörlüklerine, yağma ve talanlarının küreselliğine karşı Hz. Musa’nın, Hz. İbrahimin ve Hz. Muhammed’in tevhid, adalet ve özgürlük eksenindeki örnekliğini bugüne taşımaktan geri durulabilir mi? Dostlar, gelin sokaklarımızı mesken edinen esmer ve yalınayak Suriyeli, Afganistanlı, Iraklı, Afrikalı çocuklarımız ve çaresiz anaları için bu büyük, tarihi ve evrensel çığlığa kulak verelim. Gelin asgari ücretlinin, taşeron işçilerinin, tekstildeki genç kızların, iş kuyruklarında yaşama küsen işsiz delikanlıların oluşturduğu mustazaflar korosuna omuz verelim. Gelin Roboskilere adalet gelene kadar susmayalım. Gelin insanların ana sütleri gibi helal olan anadilde eğitim hakkını haykıralım. Gelin, insanı devlete kul, sermayeye köle kılmak isteyenlere karşı, her türlü zulme ve istikbara karşı, küresel kapitalizmin sömürüsüne karşı, yükselen kibir saraylarına karşı, Hakkın adil şahitliğini yapmak için hep birlikte mücadele edelim… Gelin Ortadoğuyu baştanbaşa esir alan, ülkelerimizi Libyadan Afganistan’a; Suriyeden Yemen’e değin kana, fitneye ve gözyaşına boğan zalimlere karşı; kara yağız insanlarımızın, umutları yok edilen halklarımızın yanında duralım. Bu bilinci, sadece bugüne değil, her güne yayalım… 1 Mayıs alanlarındaki birlik ve dayanışma halindeki yürüyüşümüzü, her gün bir adım daha ileri götürelim. Yaşasın küresel dayanışma! Yaşasın küresel İntifada! denildi.

Yapılan basın açıklamasının ardından sendika üyeleri olaysız bir şekilde dağıldı.

 

Muş Manşet Gazetesi

Bir Cevap Yaz

Ekonomi Haberleri

Muş’ta trafiğe kayıtlı araç sayısı 37 bin 886 olarak açıklandı.

Muş’ta trafiğe kayıtlı araç sayısı Mart ayı sonu itibarıyla 37 bin 886 oldu.…

Tescilli Muş Lalesi’ne büyük ilgi

Muş’ta baharla birlikte çiçek açan laleler, ovayı kırmızıya bürüdü. Koparana 387 bin 141…

Muş Havalimanı, Mart Ayında 35 Bin 961 Yolcu Ağırladı

Muş Sultan Alparslan Havalimanı, geçen ay gerçekleşen iç hat yolcu trafiğiyle büyük bir…

Eğitim Haberleri

Liseler arası bilgi yarışmasında birincisi EML öğrencileri

Muş Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nden 9. sınıf öğrencileri Fatih Kandemir ve Muhammed…

Yaygın Anadolu İmam Hatip Lisesi’nden 2.lik

Muş Yaygın Anadolu İmam Hatip Lisesi’nin yetenekli öğrencisi İlayda ÇAMTOSUN, Erzurum’da düzenlenen Genç…

Üniversite öğrencileri fosil incelemesi yaptı

Muş Alparslan Üniversitesi (MAUN) Okulöncesi öğretmenliği 3. Sınıf öğrencilerinin “Erken Çocukluk Dönemi Çevre…

Kültür Sanat Haberleri

Geçmişten Geleceğe Muş

Muş’un köklü tarihine ışık tutacak önemli bir eser hazırlanıyor. Muşlu Dağcı Ömer Faruk…

Behzat Yel’in yeni şiir kitabı

Yazar ve şair Behzat Yel’in ilk şiir kitabı “Bir Soluk Nefes”, Liz Yayınları…

Arşın Mal Alan Opereti Sahnelendi

Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü repertuvarındaki Azerbaycanlı besteci…

Profesyonel internet sitesi için arayın..

Memleket Web Tasarım

 0532 514 50 57

  • Google Arama Kaydı
  • SEO Puanı Yüksek Tasarımlar
  • Türkçe Yönetim Paneli
  • Yedekleme Hizmeti

 

 

Haber ve İçerik Etiketleri

Haber Kategorileri