BDP Muş Milletvekili Demir Çelik, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel Eroğlu ve Tarım Bakanı Sayın Mehdi Eker’in yazılı açıklaması şartıyla 3 soru önergesi verdi.
Çelik, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar tarafından Anayasanın 98. ve TBMM iç tüzüğünün 99. Maddesi gereğince yazılı olarak cevaplandırılmasını istediği soru önergesinde; şu ifadelere yer vererek
cevaplandırılmasını istedi. Soru önergesinde şu ifadeler yer aldı: “Muş, Bitlis, Hakkâri ve Van illerimizde Karayolları Genel Müdürlüğünde “Hizmet alımı” adı altında uzun yıllardır çalıştırılan taşeron işçilerin Karayolları kadrolarına alınarak kamu personeli olmaları adına Yol-İş sendikası tarafından Ankara Yerel Mahkemelerinde açılan davalar işçilerin lehinde sonuçlanmış, yerel mahkeme işçileri haklı bulmuştur. Bahsi geçen dört ilde uzun yıllardır görev yapan 940 işçinin hakları için açılan davalar işçilerin lehlerinde sonuçlanmış olmasına rağmen Karayolları Genel Müdürlüğü bu kararı kabul etmeyerek yayınladığı genelgeyle bölgedeki Hizmet Alımı İhalelerini askıya almış, askıya alınan ihalelerin sonuçlandırılmaması istenmiştir. Bu anlamıyla bölgede yıllardır emekleriyle yaşam mücadelesi veren işçiler Aralık ayı sonunda işsiz kalacaklardır. Başbakan Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ ın seçim öncesi “Davaların sonuçlarına göre hareket edeceğiz” sözü nazara alındığında aşağıdaki sorularımın cevaplanması hâsıl olmuştur.
Haklarını mahkeme kararıyla yasal olarak kazanmalarına rağmen Karayollarında çalışan Taşeron İşçi statüsündeki 940 işçinin haklarını ne zaman vermeyi düşünüyorsunuz?
Taşeron işçilerin kadrolu işçi statüsüne kavuşması için herhangi bir çalışmanız var mı?
Hem deprem bölgesi çalışanları olmaları hem de kazanılmış yargı kararına rağmen bu işçilerin iş akitleri feshedilecek mi?
Sayın başbakanın seçim öncesi söylediği sözüne istinaden yargı kararı esas alınacak mı?
İşçilerin kazanılmış hakları yasal güvenceye tabi tutulacak mı?”
Çelik 2’nci soru önergesinde, Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel Eroğlu tarafından Anayasanın 98. ve TBMM iç tüzüğünün 99. Maddesi gereğince yazılı olarak cevaplandırılmasını istediği soru önergesinde şunları belirtti.
“Muş’un Bulanık ve Varto ilçeleri arasında Murat nehri üzerine kurulan Alpaslan 1 Barajı gerek yapım aşamasında gerekse de sonrası dönemde bölgede yaşayan vatandaşları sosyo-ekonomik anlamda mağdur etmiştir. Bahsi geçen barajın yapım aşamasında boşaltılan ve kamulaştırılan birçok köy için belirlenen kamulaştırma bedeli hak sahiplerine zamanında ödenmediği gibi, 2009 yılın da kapakları kapatılan Alparslan 1 Barajının bazı duvarlarında çatlaklar meydana gelmiş ve onarılmaması durumunda baraj yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Alparslan 1 Barajının yıkılması halinde ise onlarca köyün sular altında kalacağı, büyük can ve mal kayıplarının yaşanacağı bir gerçektir. Özetlediğim bu gelişmeler nazara alındığında aşağıdaki sorularımın cevaplanması hâsıl olmuştur.
Ülkemizdeki barajlara yönelik böylesi felaket seviyesinde gerçekleşebilecek durumlar için Bakanlığınızın önceden hazırlamış olduğu afet yönetim planları mevcut mudur? Var ise bu planlar nelerdir?
Bahsi geçen bölgede Alparslan 1 Barajının yapımı için ne kadar köy boşaltılarak kamulaştırılmıştır?
Kamulaştırılan bu köylerdeki taşınmaz mallar için belirlenen bedel hak sahiplerine zamanında ve eksiksiz olarak ödenmiş midir?
Bahsi geçen bölgede baraj yapımı dolayısıyla boşaltılan köylerde yaşayan vatandaşların sosyal ve ekonomik ihtiyaçları yeniden sağlanabilmiş midir? Sağlandıysa bu koşullar nelerdir?
Alparslan 1 Barajının hasarlı olan kısımlarını yeniden revize etmeyi veya yeniden yapmayı düşünüyor musunuz? Bakanlığınızın böyle bir hasar tespit ve onarım çalışması mevcut mudur?
Hasar tespit ve onarım çalışmalarınız var ise ne zaman hayata geçirmeyi düşünüyorsunuz?”
Çelik’in, Tarım Bakanı Mehdi Eker tarafından Anayasanın 98. ve TBMM iç tüzüğünün 99. Maddesi gereğince yazılı olarak cevaplandırılmasını istediği 3’ncü soru önergesinde ise şu ifadeler yer aldı:
“Şeker pancarı üretimine uygulanan kota politikaları özellikle seçim bölgem Muş ve İlçelerinde şeker pancarı çiftçisini oldukça zor durumda bırakmıştır. Muş’un Malazgirt ilçesinde 75.000 ton olan kotanın ancak 49.000 tonluk kısmı alınmış, 26.000 ton pancar toplanamadan toprak altında kalmıştır. 75.000 ton olan kotanın toplanabilmesi için dört kantarın olması gerekirken mevcut iki kantar ile belirlenen kotanın toplanması sağlanamamıştır. Muş’un Bulanık ilçesinde ise 140.000 ton olan kotanın ancak 96.000 tonu toplanmış, 44.000 tonu toplanamadan toprak altında kalmıştır. Mevcut kotanın toplanması için gereken kantar sayısı altı olması gerekirken mevcutta olan dört kantarla kotanın tümü toplanamamıştır. Bölgede 10 Kasım itibariyle kar yağışı meydana gelerek toprak altında kalan pancar toplanamamıştır. Toprak altında kalan ve toplanamayan pancar toplansa bile file ile satılacağından pancar üreticisi çiftçiler ciddi oranda maddi kayba uğramıştır. Özetlediğim bu gelişmeler nazara alındığında aşağıdaki sorularımın cevaplanması hâsıl olmuştur.
Şeker pancarı üreticisi çiftçilerin uğradıkları maddi zarar ile ilgili bakanlığınızın bir destek fonu var mıdır? Böyle bir fon yok ise destek fonu oluşturmak için çalışmalarınız mevcut mudur?
Uygulanan kota politikalarına acil olarak bir önlem almayı düşünüyor musunuz?
Uygulanan kota politikalarının üreticilerin sosyo-ekonomik durumlarında meydana getirdiği değişikler ile mevcut gelişmeler karşısında üreticilerin davranışlarının ve yönelimlerinin ortaya konulması adına bir çalışmanız var mıdır?
Şeker pancarına kota uygulamalarının şeker pancarı ekim alanı ve üretim miktarına etkilerinden haberdar mısınız? Bununla ilgili bir araştırmanız ve ya çalışmanız mevcut mudur?” Muş`un Sesi Gazetesi