Büyük Birlik Partisi (BBP) Muş İl Başkanı Abdullah Alptekin Has yaptığı açıklamada: Türkiyenin böyle süreç ve operasyonla karşı karşıya kalmış olması Büyük Birlik Partisi olarak bizi ve milletimizi derinden üzmüştür.
Vicdanı, aklı, hukuka saygısı olan, demokratik düşünen hiç bir insan bu operasyon ve görüntülerden hoşlanmamıştır ve hoşlanmamalıdır. Keşke böyle bir şey olmasaydı, yaşanmasaydı. Elli milyon vatandaşımız açlık sınırı içinde yaşıyor.
Ülkemizi yönetecekler unutmamalı ki! Türkiye sadece kendi sınırları içinde yaşayanların ümit beklediği ya da hazinesinden medet umduğu bir ülke değildir. Başta İslam coğrafyasındaki mazlum miletler olmak üzere bütün mazlum milletlerin Türkiyenin hazinesinden bana da bir şey gelirmi? diye her yokluğunda zorluğunda ümit beklediği bir ülkedir. Onun için bizim hazinemiz çok kıymetlidir. Bu kıymetli hazinenin mazlumlar için hassas bir şekilde korunması, bu görevi üstlenen Türkiyemizin asla bu tür yolsuzluklarla anılmaması lazımdır. Muhsin Başkanın devletin malını yemek yetimin hakkını yemek gibidir sözü unutulmamalıdır. Bu devletin mali kaynak diye bir problemi yoktur. Bu devletin de milletinde kaynağı vardır. Ancak devletimizin kaynaklarının iç edilmesi ve şahsi menfaatler karşılığı peşkeş çekilmesi diye bir problemi vardır.
Biz bunları gözardı mı edeceğiz, görmeyecek miyiz, yok mu sayacağız, hesap sormayacak mıyız? Başbakanın ve Hükümet Sözcüsünün açıklamalarına göre hükümete bir komplo yapıldığı iddiası net bir şekilde dile getirildi ve psikolojik bir harple karşı karşıya oldukları hükümet yetkililerince söylendi. Adeta kendilerine savaş açıldığı ve bunu yapanları bildikleri belirtilerek yakın zamanda kamuoyuna açıklayacakları söylendi. Millet şimdi bunu bekliyor, Gerçekten böyle bir durum varsa, bir komplo varsa, kendilerine bir savaş açılmışsa, hükümette bunu yapanları biliyorsa şimdi bunu millete açıklamanın tam zamanıdır. bu savaşı açanlar kimse iç ve dış bağlantıları varsa millete bu açıklanmalıdır.
Ancak bunlar doğru olsa bile hırsızın hiç mi suçu yok diye de millet soruyor. Hükümet Sözcüleri yine bir konuşmalarında, çağrıldığında gelebilecek bu insanların evlerine baskın yapılarak gece yarısı şafak operasyonuyla alınmaları zarurimiydi, diye soruyor. Millette buna karşılık hükümet sözcülerine soruyor , evlere baskın yapmasalardı, gözaltına alınanlar sadece çağrılıp davet edilselerdi o zaman para sayma makinaları, ayakkabı kutuları içinde bulunan paralar da yanlarında getirilir miydi, yada millet bu görüntüleri görebilir miydi? Böyle bir komplonun var olduğunu sayarsak, o zaman komploculara bu zemin niye hazırlandı, buna niye fırsat verdiniz demezler mi? Her seye rağmen bunların olmasına üzüldüğümüzü tekrar belirtiyoruz.
Ancak bu operasyonlarda eğer bir yolsuzluk, hırsızlık kamu malına el atma, zarara uğratma varsa millet adına gereğini yapan savcı ve polislerınde gereğini yaptıklarından dolayı suçlanması da kabul edilemez. Soruşturmayı yürüten Emniyet Müdürlerinin görev yerlerinin değiştirilmesi, ve soruşturmayı yürüten savcıların ek savcı talebi istememesıne rağmen aniden iki tane savcı atanmasınında doğru olmadığı kanaatındeyız. soruşturma bittikten sonra eğer hukuka aykırı bır takım işlemler yapmışlarsa ancak o zaman bunlarla ilgili soruşturma açılıp yanlışlıklarının hesabı sorulmalıydı. Ortaya Halk Bankasının atılması ile borsanın düşmesine ülkenin zarar uğramasına sebep olundu. Aslında Halk Bankası Genel Müdürünün yaptığı bu yanlışın Halk Bankasına adeta mal edilmesinin de açıklamalarında yer alması büyük bir hata olmuştur.
Bir an önce devletin denetim kurullarının önünün açılması, devletin teftiş kurularının güçlendirilmesi ve her şeyden önce başta Sayıştay gibi denetim kurullarımızın tam bağımsız bir şekilde hareket etmesini sağlamak lazım. Ancak Hükümet ve TBMM deki partilerin hepsi her nedense yeni sivil demokratik bir anayasa yapmak yerine, kendi işlerine ne geliyorsa kendi ıktidarlarını nasıl sürdürebileceklerse menfaatlerine hangi düzenlemeler gerekiyorsa paketler halinde meclisten bu düzenlemeleri geçirmeye çalışılıyorlar. Şimdi yapılan operasyonlarla ilgili süren bir soruşturma var ve bunun sonucunu millet olarak beklememiz lazım, ama asla soruşturmanın selametini bozacak, soruşturmanın sonucuna etki edecek bir takım adımlardan da herkesin kaçınması gerekir. Hz. Muhammed (sav) de rüşvet alıp verenler hakkında şöyle buyurmuştur: Rüşvet alan da veren de cehennemdedir.
O; aynı şekilde, sahip olunan makam ve mevki sayesinde çıkar sağlamayı da kesin bir dille menetmiştir. Unutulmamalıdır ki, Herkesin hesap vereceği bir gün vardır dedi.
Muş Ovası Gazetesi