KESK Muş Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Derya Yulcu, kadına şiddet konusunda basın açıklamasında bulundu. Yulcu yaptığı açıklamada: “25 Kasım’ın her yıl kadına yönelik şiddete karşı birlik, dayanışma ve şiddetle mücadele günü olarak anılması, Dominik Cumhuriyeti’nde kanlı bir diktatörlüğe karşı mücadele eden Mirabel Kız kardeşlerin 1960 yılında 25 Kasım tarihinde tecavüz edilerek öldürülmelerine dayanmaktadır. Bu olayın anısına, her yıl 25 Kasım tarihinde, kadınlar her türlü baskı ve şiddete karşı seslerini yükseltiyorlar. Mirabel Kız kardeşlerin vahşice tecavüze uğrayıp katledilmeleri, kadına yönelik çağlar boyunca uygulana gelen şiddetin kara bir sembolü olmuştur. Bu nedenle kadına yönelik şiddete karşı mücadelenin bu günde vurgulanması da çok anlamlıdır. Kadına yönelik şiddet devam ettikçe kadınların şiddetsiz bir dünya mücadelesi de devam edecektir. Kadına yönelik şiddet, sadece kadınlara zarar vermekle kalmamakta, bütün şiddet biçimlerini de besleyerek güçlendirmektedir. Bu nedenle kadınların şiddete karşı mücadelesi aynı zamanda diğer bütün şiddet biçimlerine karşı mücadeleyi de içermektedir” dedi.
225 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ
Derya Yulcu, son 7 yılda 225 kadının öldürüldüğüne dikkat çekerek: “Kadına yönelik şiddet 2010 yılında önceki yıllara oranla kat kat artmıştır. Kadınlar evde, sokakta, işyerlerinde, çoğunlukla tanıdıkları erkeklerin tacizine, tecavüzüne, yaralayıcı ve öldürücü saldırılarına maruz kaldılar. Siirt’te olduğu gibi devletin koruması altındaki kurumlarda, okullarda yaşanan taciz ve tecavüz vakaları, kadına yönelik şiddetin sadece aile üyeleriyle sınırlı kalmadığını, çok daha geniş ve sistematik bir hal aldığını gösterdi. Devlet kadına yönelik şiddete karşı tarafsız değildir. Yasalarda kimi düzeltmeler olsa bile genel olarak zihniyet ve uygulama halen kadını erkeğe tabi görmekte ve aile içi şiddeti meşrulaştırmaktadır. Uygulama ile düzenlemeler arasında çelişkiler devam etmektedir” dedi. Öte yandan çalışan kadınların bu yıl da işyerinde cinsel taciz ve mobbing uygulamalarına maruz kalmaya devam ettiklerini belirten Yulcu, “Kadınların çalışma yaşamında maruz kaldığı ayrımcılık ve şiddetin özgül bir biçimini oluşturan bu uygulamalara karşı mücadele ne yazık ki henüz emekleme aşamasındadır” dedi.
AKP HÜKÜMETİNİ SUÇLADI
Yulcu, AKP hükümetini suçlayarak: “Kadına yönelik şiddetin diğer türlerini de üstü örtük bir şekilde meşru görmektedir. Kadınların haklarını ve özgürlüklerini sadece başörtüsü bağlamında gündemine alan hükümet, her gün işlenen kadın cinayetleri ya da cinsiyete dayalı türlü ayrımcılık ve şiddet türlerini görmezden gelmektedir. Anayasa’nın görevi, cinsiyet temelli doğrudan ve dolaylı her türlü ayrımcılığı yasaklamak ve kadınların en temel insan haklarından faydalanabilmeleri için fırsat eşitliği sağlamaktır. Hükümet sadece ulusal mevzuat açısından değil, uluslar arası sözleşmelerden doğan yükümlülükleri gereği de kadına karşı her türlü şiddeti önlemek zorundadır. Anayasa’nın 90. Maddesi’nde düzenlenen “Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmelerin üstünlüğü ilkesi” uyarınca CEDAW’un ulusal mevzuatın üstünde görülmesi gerekir” dedi. Başta eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik olmak üzere kamusal hizmetlere, kültürel ve çevresel kaynaklara bütçeden daha fazla pay ayrılması gerektiğini savunan Yulcu açıklamasına şöyle devam etti: “25 Kasım da uygulanan her türlü şiddeti kınıyoruz! Ve geleceğin ellerimizde olduğu inancıyla, mücadelemizi bütün eşitsizlikler yok oluncaya dek sürdüreceğimizi bildiriyoruz.
Ülkemizde toplumun şiddetten arındırılması, toplumsal barışın sağlanması için her tür ayrımcılık önlenmeli ve toplumsal sorunlara yönelik demokratik çözümü esas alan politikalar geliştirilmelidir. Başta eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik olmak üzere kamusal hizmetlere, kültürel ve çevresel kaynaklara bütçeden daha fazla pay ayrılmalıdır. İş Kanunundaki işyerinde cinsel taciz bölümü tanımı da eklenerek etkin bir şekilde uygulanmalıdır. Ayrımcılık da bir şiddettir ve kadınların işe giriş ile işyerinde karşılaştıkları her türlü ayrımcı uygulamaya son verilmelidir. Kadına Yönelik Şiddete Son! Bedenime Kimliğime Emeğime Dokunma! Yaşasın Kadın Dayanışması!” dedi Muş Ovası Gazetesi