Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) Muş Şubeler Platformu, yol kapatma eylemleri ile ilgili yazılı basın açıklaması yaparak, hükümetin bu olaylardaki politikasını eleştirdi.
KESK Muş Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Kadri Özdenin yaptığı açıklamada, AKPnin iki yüzlü politikası Licede de iflas etti. AKPnin 7 Haziran Cumartesi günü Diyarbakırda çözüm süreci çalıştayı düzenlediği saatlerde Licede kalekol yapımını protesto eden halka ateş açılması sonucunda bugün hastanede yaşamını yitiren yurttaşımızla birlikte 3 yurttaşımız hayatını kaybetmiştir. Ardından Lice halkının ölülerine ve yaralılarına sahip çıkmak için gittiği hastanede de saldırı devam etmiştir. Yine ertesi gün ülkenin dört bir yanında Lice halkı ile dayanışma içinde olan ve bu saldırıyı protesto eden halkların üzerine kurşun, gaz bombası, tazyikli su sıkılarak, tepkiler bastırılmaya çalışılmıştır. Yüzlerce yurttaşımız bu saldırılarla yaralanmış ve gözaltına alınmışlardır dedi.
Uludere olayına değinen Özden, Daha dün Roboskide üzerlerine bomba yağdırılan gencecik bedenlerin, Uğur Kaymazların, Ceylan Önkolların hesabını vermeyen ve her fırsatta da öldürmeye devam eden AKP iktidarının, Kürt halkına ve ülkemiz halklarına barış getirmeyeceği gibi savaştan, ölümden başka bir şey vaat etmediği bir kez daha Licede görülmüştür. Ölümle yaşam arasındaki o ince çizgide insan kurtarma eylemini gerçekleştiren biz KESK Şubeler Platformu olarak, ölümü değil yaşamı, düşmanlığı değil kardeşliği, savaşı değil barışı savunmaya devam edeceğiz. Barış, kardeşlik, eşitlik için Kürt sorunu demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözülmeli ve Kalekol inşaatları derhal durdurulmalıdır. Licedeki katliamda yaşamını yitiren insanlarımızın yakınlarına ve halklarımıza başsağlığı diler, ülkenin dört bir yanında haklarını arayan, özgürlük isteyenlere karşı şiddetle karşılık veren AKP faşizmine karşı sokağın birleştirici gücüyle hareket edeceğimizi kamuoyuna saygı ile duyururuz şeklinde ifade etti.
Licede gerçekleşen feci saldırıdan hemen sonra bayrak gibi ulusların simgesi olan unsurlara karşı gerçekleştirilen provokasyon da ayrıca dikkat çekicidir diyen Özden, Öncelikle bayrağa karşı tutunulan tavrı benimsemek mümkün değildir ancak insanların cenazesi yerdeyken, sokaklar cayır cayır yanarken başbakan ve diğer yöneticilerin talihsizce, halkları karşı karşıya getirecek söylemlerde bulunması da kabul edilemez. Unutulmamalıdır ki Masum insanları öldürmenin utancını kapatacak büyüklükte bir bayrak yoktur. Yine barış sürecini örmeye çalıştığımız şu günlerde hasta tutuklular ve hükümlüler sorunu tüm yakıcılığıyla ortadayken İlimiz DTP eski yöneticilerinden, periton diyalizine tutunarak yaşamda kalmaya çalışan ve kalp yetmezliği gibi ağır bir hastalığı bulunan Celal Şekerin hükmü kesinleşmiş ve her an cezaevine girme tehdidiyle karşı kaşıya kalmıştır. Celal ŞEKER şahsında tüm hasta tutuklu ve hükümlülerin yaşam hakları noktasında cezaevlerine değil hastanelere yönlendirilmesi gerekir. Bu nedenle Celal Şekerin mahkumiyetine yol açan tüm anti demokratik yasaların yürürlükten kaldırılması ve daha fazla mağduriyet yaratmadan ceza hükümlerinin sonlandırılmasını talep ediyoruz. KESK Muş Şubeler Platformu olarak bu sürecin sağlıklı olarak yürütülmesi noktasında tüm sivil toplumu duyarlılığa davet ediyor, demokratik mücadeleden asla yılmayacağımızı tekrar ifade ediyoruz ifadelerini kullandı.
Muş Manşet Gazetesi