Kültür Merkezi’nde Hayatboyu Öğrenme programı kapsamında düzenlenen etkinlikte, Leonardo Da Vinci Koordinatörü Akın Erdoğan tarafından slâyt gösterisi eşliğinde katılımcılara bilgiler verildi. Akın Erdoğan’ın, slayt eşliğinde verdiği bilgide: “2002 yılında DPT bünyesinde Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezimiz, ilk çalışmalarına başladı ve 2003 yılında kanunumuz çıktı, 2004 yılında ise programlara tam katılım sağlamış olduk. Bu programlara, AB üyesi ülkeler, aday ülke olarak Türkiye, birkaç yıl içinde ise AB üyesi olmasalar bile, Bosna Hersek, Moldova, Karadağ, Makedonya gibi ülkeler de bu programa dâhil olacaklar. Bu program, aday ülkeleri birbirini daha iyi tanıması için, oradaki kurumsal ilişkilerin daha iyi gelişmesi için öngörülen programlardır. Bu programlar ile birlikte bizler, Muş ilinden Avrupa’yı daha yakından tanımak için 250’ye yakın insanı 4-5 yıl içinde yurt dışına gönderdik. Bu arada, Avrupa’dan da binlerce insan Muş’tan giden insanları tanımış oldu. Onların çalışma sistemlerini, onların düşünme sistemlerini yakından görmüş oldular. Bunu 81 vilayetimiz ile çarpmak durumundayız. Her ilimizden, her ilçemizden yurt dışına gidiş gelişler oldu, mesleki eğitim alanında görüşmeler yapıldı, öğrencilerimiz staj yaptı. Daha sonra yurt dışından da Türkiye’ye binlerce kişi geldi. Muş’a da daha iki gün önce Avrupa’dan bir gurup geldi. Bunun gibi Türkiye’nin her tarafında kaynayan kazan gibi, Avrupa Birliği ile ilişkiler daha sıkı bir şekilde devam ediyor. Hayat Boyu Öğrenme Programında Türkiye aldığı fon büyüklüğü bakımından 7’ nci sırada. Gençlik Programlarında da 5’ nci sırada. Bu tabloyu özellikle katılımcılara sunmak istiyoruz. Çünkü AB ile 40 yılı aşkındır biliyorsunuz girebilecek miyiz giremeyecek miyiz gibi. AB kesinlikle Türkiye’ye ihtiyacı olduğunu düşünüyor. Biz niye biz artık girmek istemiyoruz diyemiyoruz, çünkü biz de onlara ihtiyaç duyuyoruz. AB’ye girdiğimiz zaman ilk 5’e oynayan bir ülke olacağız. Biz Avrupa ile ilişkiye başladıktan sonra Türkiye’nin yerini daha iyi konumlandırmaya başladık. İlk başlarda diyorduk ki, acaba biz proje alabilecek miyiz? 2004’lerde böyle bir tereddüdümüz vardı. Ancak, şu anda AB’de en çok proje alan ülkeyiz. Bunu özellikle söylemek istiyorum. Bütün illerimizden buralara kadar zahmet edip gelmiş olan, proje ofislerinde, ARGE birimlerinde çalışmalar yapanlara burada özellikle teşekkür etmek istiyorum. Şu anda Türkiye’nin her tarafında, bir arı kovanı gibi çalışmalar yürütülüyor. Gördüğünüz gibi Türkiye’de 2010 yılında 2 bin proje hazırlanmış, bizim bütçemiz sadece 272’sini karşılayabiliyor. Eğer bizim elimizde fon olsa bunun bin 500’ü kaliteli projedir. İllerimizden gelen projeler oluyor, onların çoğunu reddetmek zorunda kalıyoruz. Aslında onlar puanı kötü projeler değil. Puanı iyi olmasına rağmen, reddetmek zorunda kalıyoruz. Çünkü bütçemiz kısıtlı. Yani 80-85 alan yüzlerce, 70 alan binlerce proje reddedilmek zorunda kalınıyor. Ülkemizde proje hazırlama kapasitesi gerçekten çok yüksek. Örneğin Almanya’ya baktığımızda, 650 proje verilmiş ve 530’u kabul edilmiş. Yani Almanya ancak parası kadar proje sunmuş. İspanya 170 proje sonmuş, 170’i de kabul edilmiş. Özellikle proje sunulması konusunda bütün Türkiye’deki ekiplere, çalışmaları yürütenlere müteşekkir durumdayız. Yine Avrupa’nın katılımcı sayısına baktığımız zaman, biz 7’ nci sıradaki bütçe ile Avrupa’da 3’ ncü sırada katılımcı görüyoruz. Almanya 13 bin kişi, Fransa 7 bin 600, Türkiye 6 bin 500 kişiyi yurt dışına gönderiyor. Her yıl Leonardo da Vinci kapsamında 6 bin 500 kişi yurt dışına gönderiyoruz. Bunlar öğretmenler, idareciler, akademisyenler, öğrenciler, çalışanlar, KOBİ temsilcileri, sendikacılar. Hayatboyu Öğrenme Programının 4 ana alt faaliyet alanı var. Genel eğitimle ilgili anaokulundan tutun ilköğretimden genel liselerimize kadar projelerden yararlanıp kültürel aktivitelerde bulunuyorlar. Erasmus programımız akademisyenlere yönelik. Yetişkin eğitimi ile belli bir yaşın üstündekilerin mesleki amaçlı birliktelikleri içeriyor. Leonardo da Vinci Programı dediğimiz zaman, iki şeyi aklımızdan çıkartmayacağız. Birincisi mesleki eğitim, ikincisi Avrupa Birliği. Mesleki Eğitime yönelik tüm ülkelerde, faaliyetleri teşvik etmek, mesleki eğitim camiasının birbirini tanımasını sağlamak programımızın genel hedefleri arasında. Leonardo da Vinci programından yararlananlara baktığımızda, çok güzel etkiler oluyor, hem yurt içinde, hem yurt dışında çok etkiler oluyor. Özellikle bireyler, toplumlar arası, kurumlar arası ciddi iletişim sağlıyor” dedi. Muş Ovası Gazetesi
Erdoğan, Leonardo Da Vinci`yi anlattı
Haber Kategorileri :

Kasım 26, 2010 8:32 AM
İlgili Haber Bulunamadı
Ekonomi Haberleri
Eğitim Haberleri
Kültür Sanat Haberleri
Profesyonel internet sitesi için arayın..
- Google Arama Kaydı
- SEO Puanı Yüksek Tasarımlar
- Türkçe Yönetim Paneli
- Yedekleme Hizmeti