Eğitim Sen Muş Şubesi, okulöncesi eğitimin, kapsam dışında tutulmasının kabul edilemez bir durum olduğunu vurguladı.
Eğitim Sen Muş Şube Başkanı Necmi Erol yaptığı basın açıklamasında: “Eğitim sistemi ve çocukların gelişimi açısından son derece önemli olan okulöncesi eğitimin zorunlu eğitimin kapsamı içine alınmaması büyük bir eksiklik olarak dikkat çekmektedir. Meclis alt komisyonunda yapılan değişiklikle okula başlama çağı 6 yaşın bitiminden 5 yaşın bitimine düşürülmüş ve bu değişikliğin okulöncesi eğitimin zorunlu eğitim kapsamına alınması isteğini gidereceği dile getirilmiştir. Bu anlayışla okulöncesi eğitimin zihinsel gelişime etkisi ve ilköğretim eğitiminden farklılığı gözardı edilmiştir. Dolayısıyla bu düzenleme, okulöncesi eğitim zorunluluğunu karşılamamakta; yeni sorunların açığa çıkmasının önünü açmaktadır. Erken yaşta mesleğe yönlendirme pedagojik olarak sakıncalıdır. Mesleğe yönlendirmenin 10 yaşından sonra yapılacak olması, henüz eğitim sürecinin başında olan ve gelecek ile ilgili sağlıklı kararlar veremeyecek durumda olan çocukların erken yaşlarda yapacağı bilinçsiz seçimleri gündeme getirecek ve sonraki yıllarda öğrencilerin söz konusu seçimlere mahkum kalması riskini arttıracaktır. Dünya ülkeleri mesleğe yöneltme yaşını ortaöğretim (lise) başlangıcına doğru yönlendirirken, pedagojik olarak hiçbir faydası olmayan erken yaşta mesleğe yönlendirme uygulaması çocuklara yapılacak en büyük kötülük olacaktır. Çocuk Emeği Sömürüsü Arttırılmaktadır. Yasa teklifinin alt komisyonda düzenlenen 12. maddesi ile çocuk emeği sömürüsünün önü sonuna kadar açılmaktadır. Bir önceki teklifte yer almayan bu düzenlemeye göre, on çalışanı olan bir işletmeye sınırsız stajyer meslek lisesi öğrencisi çalıştırma hakkı tanınmaktadır. Oysa Mesleki Eğitim Kanunu’nda yer alan haliyle en fazla o işyerinde çalışanların onda biri kadar stajyer çalıştırma hakkı tanınmaktadır. Alt komisyonda şekillendirildiği haliyle teklifteki 12 maddeye göre bu oran sınırı kaldırılarak işletmelere ucuz işgücü olarak diledikleri kadar öğrenci istihdam etme olanağı sunulmaktadır. Torba yasada meslek lisesi öğrencilerinin cebindeki üç kuruşa göz diken AKP, şimdi de çocuklarımızın ucuz ve güvencesiz işgücü olarak sömürülmesine sonuna kadar olanak verecek bir düzenlemeye imza atmaktadır. Torba yasa döneminde de çok fazla tartışmaya neden olan bu konuya dair AKP’nin yeniden adım atması manidardır. Düzenleme ile sınav yaşı düşecek ve dershanelere gidiş oranları hızla artacaktır. İlköğretim ikinci kademede farklı okullara geçiş olanağı olduğundan, sınav yapılması kaçınılmaz olacak ve sınav yaşı 8’e düşecektir. Bir taraftan uzun vadede seçme sınavlarının kaldırılacağını iddia ederken, diğer taraftan böylesi bir uygulamayı hayata geçirmek istemek büyük bir çelişkidir. İlköğretim 4. sınıftan sonra mesleğe yönlendirmenin benimsenmesi durumunda, hem özel dershanelerin eğitimdeki ağırlığı daha da artacak, hem de velilerin cebinden yaptığı eğitim harcamalarının iki katından fazla yükselmesine neden olacaktır. Bugüne kadar özellikle ortaöğretime geçiş sisteminde yapılan değişiklikler nedeniyle özel dershane sayısı ve dershaneye giden öğrenci sayıları iki kattan fazla artmıştır. Benzer bir durumda söz konusu artışın çok daha büyük olması kaçınılmaz görünmektedir. Sonsöz. 12 yıllık kademeli zorunlu eğitim uygulamasının asıl amacı, zorunlu eğitim süresini arttırmak değil, AKP’nin her dönem arka bahçesi olarak gördüğü imam hatip okullarının önünü açmaktır. Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması, bu amacı gerçekleştirmek için bir “kılıf” olarak kullanılmak istenmektedir. Tamamen siyasal ve ideolojik amaçlarla hazırlanan kanun teklifi eğitimde çok başlılığı arttırmaktan başka bir anlam taşımamaktadır. Temel eğitimin bütün aşamalarında çocuklar örgün eğitim kapsamında olmalı, hiçbir kademede “açık öğretim” uygulamasına gidilmemelidir. Çocuklar okullarda sosyalleşmekte, davranış ve kişilik yapıları okul ortamlarında şekillenmektedir. Temel eğitimin kesintiye uğraması çocukların asosyal, davranış ve kişilik bozukluğu olan bireyler olarak yetişmesine neden olacaktır. Başta zorunlu eğitim olmak üzere, eğitimin var olan bütün sorunlarını en geniş platformlarda ve bilimsel temelde tartışarak kapsayıcı bir anlayışla ele almak gerektiği açıktır. Bunun dışında yürünecek tüm yollar ve yasa değişikliğinin “oldubitti”ye getirilmek istenmesi kesinlikle kabul edilemez bir durumdur. Bu nedenle hangi amaçlarla gündeme getirildiği belli olan düzenleme geri çekilmelidir. Zorunlu eğitimin süresi ve içeriği ideolojik kaygılarla değil, bilimsel veriler ve toplumun ihtiyaçları doğrultusunda yeniden düzenlenmelidir. Eğitim alanında faaliyet yürüten eğitim örgütleri olarak, gün geçtikçe daha eşitsiz ve paralı hale getirilen eğitim hizmetlerinden herkesin eşit ve parasız olarak yaralanmasını istiyor, eğitim sisteminin her yaştan öğrencilerimizin daha nitelikli, laik, bilimsel ve demokratik bir eğitim sürecinden geçmesini sağlayacak biçimde yeniden düzenlenmesini savunuyoruz” dedi.
Muş Ovası Gazetesi















