Ormanların tahrip edilmesi dere yataklarının genişlemesine neden olurken ova iyice çoraklaştı
Dere yataklarının her geçen gün genişlediği, ormanların tahrip edildiği Muş Ovası giderek verimsiz bir hal aldı. Uzmanlar, ormanlık alanların koruma altına alınması gerektiğini kaydetti. Pertek Deresinin her geçen gün genişlediği gözlenirken darıma dayalı arazilerin nasıl yok olduğunu da gözler önüne seriyor.
Türkiye’nin en büyük 3’üncü ovasından biri olan Muş Ovası’nda erozyon sebebiyle tarıma dayalı arazilerin yok olduğu gözlendi. Ormanların bilinçsiz tahrip edilmesi ve akarsu kenarlarının ağaçlandırılmaması sebebiyle gün geçtikçe çoraklaşan Muş Ovası’nda tarım arazileri büyük ölçüde heba oluyor.
Sonbaharın gelmesi ile birlikte etkisini gösteren yağışlar, ovada bulunan Murat ile Karasu Nehirlerinin yanı sıra Pertek Deresi Çar Çayı, Arak Çayı, Abdulbahar Deresi ve Soğurman Deresi’nin yataklarını her geçen gün genişletmesiyle tarım arazilerinin büyük zarar gördüğü gözlendi.
Yağışlarla birlikte su seviyesinin arttığı dere yatakları adeta nehir yataklarına dönüştü. Ormanların bilinçsizce tahrip edilmesi, dere yataklarının genişlemesi, tarıma dayalı arazilerin yok olması ve ağaçlandırmamanın yeterli oranda yapılmaması ile ilgili olarak Türkiye Erozyonla Mücadele Vakfı (TEMA) Muş İl Temsilcisi İhsan Aytemiş Gazetemize açıklamalarda bulundu.
Vatandaşların ormanları bilinçsizce kestiğini ifade den Aytemiş yeni yeşeren filizlerin keçiler tarafından tahrip edilmesi nedeniyle Muş’ta doğa varlığının her geçen gün yok edildiğini söyledi.
Devletin erozyona karşı ciddi önlemler alması gerektiğini ifade eden Aytemiş, “Ağaçlandırmaya ihtiyaç duyulan bölgeler ağaçlandırılmalı ve koruma altına alınmalıdır. Ciddi bir çalışma yapılarak ağaçlandırma da ilerleme kaydedilebilir. Bu ülke hepimizin. Güzelim topraklarımızı her yıl erozyona kurban vermeyelim” diye konuştu.
Muş’un 358 köyünden 93’ünün orman köyü olduğunu, ancak bugün yarısından fazlasında ormandan eser kalmadığını ifade eden İhsan Aytemiş, geçmişte Muş’u çevreleyen dağların ve tepelerin çorak bir görünümde olmadığını söyledi.
Son yıllarda ormanların bilinçsizce tahrip edilmesiyle ilgili bilgiler aktaran TEMA Muş İl Temsilcisi İhsan Aytemiş, Muş’un her geçen gün çoraklaştığını kaydetti. Geven bitkisi gibi erozyonu önleyici bitkilerin hayvan yemi diye köylüler tarafından kesilmesinin erozyon, sel, seylap, heyelan gibi büyük felaketleri beraberinde getirdiğini kaydeden Aytemiş, “Muş’ta ormanlar ve doğa varlığı her geçen gün yok oluyor” dedi.
Muş’un her geçen gün çoraklaştığını belirten TEMA İl Temsilcisi Aytemiş, “Karasu ve Murat nehirleriyle diğer çayların ve derelerin yakınındaki binlerce dekarlık tarım arazisi tamamen yok edilmiştir. Tabi bu sebepledir ki beraberinde bölge insanı ekonomik, eğitim, sağlık ve diğer birçok alanlarda geri kalmıştır. Muş halkının sağlıklı yaşaması, eğitim alanında gelişmesi, orman ve diğer doğa varlıklarına sahip çıkmaları ekonomi alanında gelişmeye ve büyümeye bağlıdır. Muş’ta ve özellikle köylerde ikamet eden vatandaşların ekonomik durumları iyi bir düzeyde olsaydı, öğrencisi, çiftçisi ve diğer köy sakinleri gerekli eğitimi almış olsalardı ve doğa varlıklarını yok etmek isteyenlere caydırıcı müeyyideler getirilseydi bugün Muş her yönüyle geri kalmış Türkiye’nin en son illeri arasında yer almış olmayacaktı” dedi.
Yıllar önce Muş’un 358 köyünden 93’ünün orman köyü iken bugün yarısından fazlasında ormandan eser kalmadığını bildiren TEMA İl Temsilcisi İhsan Aytemiş yaptığı açıklamada, “Muş, toprak kaybında meşe ormanlarına rağmen en çok paya sahiptir. Son yıllarda Türkiye genelinde resmi kayıtlarda ortalama erozyon oranı yüzde 20 iken, Muş’ta yüzde 27.6; şiddetli erozyon Türkiye genelinde yüzde 36.4 iken Muş’ta yüzde 20.7, çok şiddetli erozyon Türkiye genelinde yüzde 7 iken Muş ‘ta yüzde 21.9 olarak gerçekleşmiştir. Genel toplamdaysa Türkiye genelinde erozyon oranı yüzde 73.4 iken Muş’ta ise yüzde 70.2’dir. Yağan kar ve yağmurlar sadece bir yıl yağmış olsa Muş ovası erozyon, sel, seylap sonucu millerle dolacaktır. Çakıl, kum ve dere yatakları olacaktır. Birçok köy ve yerleşim birimleri sel suları ve kumlar altında kalacaktır. Milyarlarca değerde ekonomiye zararı söz konusudur. Düşünün ilkbaharda havaların birden ısınması ve yağmurların yağması sonucu eriyen kar yığınları, ormanların yok edilmesiyle çıplak kalan dağlarda tepelerde ve yamaçlarda erozyon, heyelan ve doğa afetleri meydana gelmesine sebebiyet verdiği gibi hayatı da tehdit etmektedir. Bolluğun, bereketin kaynağı olan Karasu ve Murat Nehri sahipsiz kalan Muş Ovası’na, insanına bolluk ve bereketi yerine musibet ve felaket getirmektedir” diye konuştu. Muş`un Sesi Gazetesi